Bu işin ortası yok galiba... Çok attığı için bir kelam edilmeden, yediği gollerle alarma geçirilen bir Fenerbahçe vardı maç öncesinde... Elazığ maçında da bu geçmişin hesabını vermek ister gibilerdi. Sivas maçında bir ekolü değiştirmek için çıkmışlar saha ve "İşte bu" dedirtmişlerdi. Kasımpaşa karşısında iki kez yenik duruma düşünce, bu kez kafalar "Aman ha" ile tedbir endişeleriyle örüldü.
Öne koşu atan orta saha görmediğimiz gibi, iki bek; Caner ve Gökhan Gönül de bilinen bindirmelerindeki oranı minimuma çekmiş gibilerdi. Dört gol atarak ve hiç gol yemeden bitirdikleri bir maçta, Fenerbahçe için iyi notları bulmakta zorlanmamızın temel nedeni bu. Ersun hoca kendisini rakamlarda aklamaya çalışıyor olabilir. Bu yanlış bir görüş. Yanal takımları dediğimiz pozitif oyun, öne tercih edilen paslar ve neredeyse tam takım halinde topun arkasına geçme karakterini bekliyor herkes. Gol yemedi diye istatistikte maç başına bölümünde iyi haneler olacaktır ama F.Bahçe'nin Kadıköy'de mahkumiyeti kabul etmesi, akıl alır gibi değil.
SOW MESAJINI VERDİ
Bu nasıl değişecek? Elbette orta saha oyuncularının tempo üretmesi ile. Baroni'nin sadece gölge deparları veya Topal ile Meireles'in sorumluluk miktarlarının düşük kalması, beklenen oyun üstünlüğünü haneye yazmaz. 60 dakika genç Elazığ ekibinin oyunu bu kadar önde tutmak istemesi, pas organizasyonlarına izin vermemesi, maçın dengesini bozacak, skoru 2-1'e getirecek "panik" sayısının peşine düşmesi, bu zaafların ürünü. Elbette bu dik duruşu gösterenleri de tebrik etmek gerekir.
Alper'in bir ara pası ile Moussa maçı bitirdi aslında. Dördüncü golü de bir öncekinin kopyasıydı. Maç kondisyonunda çok eksik durumda ama vazgeçmeden kendisi için görev biçilenleri yapmaya çalışması önemli. Sow ekibin içinde yer almakta kararlı. Bu bir mesaj... Son 10 dakika Topal-Alper-Salih üçlüsünü izledik. Muhtemelen Fenerbahçe'nin önümüzdeki beş yılına damga vuracaklar. Benim beklentim bu. Kendileri de umarım bunun farkına varırlar ve rekabetin içinde öne geçerler.
MAÇIN ADAMI: MOUSSA SOW