Bazen rakipler değişse de büyük takımlar için en önemli rakip, kendi oyun tempoları olur. Ümraniyespor doğal olarak Beşiktaş'ın klasmanında bir takım değil. Ligin başından beri düşme potasındalar. Bu durum da onların takım olarak potansiyellerini daha net ifade ediyor. Beşiktaş adına önemli olan, böyle bir takımla oynarken kendi oyun temposuna çıkabilmesidir. Bunu yapabildiğiniz zaman bu tür rakipleri zaten oyunun dışına itersiniz. Böylece pozisyonlar ve goller de beraber gelir. Beşiktaş oyunun temposunu yükselttiği dönemlerde kendi adına istediğini aldı. Redmond, Aboubakar ve Cenk gibi üst seviye oyuncularınız varsa bunlar inisiyatif aldıklarında sorunları çözer. Bu tür rakipler karşısında işi uzatmadan erken neticeyi de cebinize koyup 3 puanla yolunuza devam edebilirsiniz.
Cenk'in dönmüş olması Beşiktaş açısından önemliydi. Onun varlığıyla hem Aboubakar oyun içinde rahatlıyor hem de asist yapan Redmond, Ghezzal gibi oyuncular için hücumda alternatifler çoğalıyor. Redmond, yakalamış olduğu öz güven duygusuyla beraber gollerine devam ediyor. Gol atmak alışkanlık yapar, o da bunun keyfini aldıktan sonra bu yolda devam ediyor. Onun yaptığı işler de Beşiktaş'a puan olarak dönüyor. Ama şunu Ümraniyespor karşısında bir kez daha gördük; Cenk ile beraber bu bölgenin assolisti Aboubakar. İkinci goldeki icraatları yine klasik bir Aboubakar senfonisi niteliğindeydi.
Bu arada ilk yarıda Mert'in Kayode'nin vuruşunda yaptığı kurtarışa da değinmek gerek. Milli kaleci çok formda.
Beşiktaş bu maçta beklendiği gibi kötü bir sürprize müsaade etmedi. Olması gerekeni yaparak maçı erken çözdü ve olabileceği en iyi yerde olmaya devam ediyor.