Derbi maçları, oynanan dakikaya kadar tüm geçmişi yok sayar. Çünkü en önemli şey; maçın oynanacağı süredir. O sürede öne çıkacak; inisiyatif alacak ve maçın kaderini değiştirecek oyuculardır. Sistemi, taktiği, organizasyonu belli bir noktaya kadar inşa etmeye çalışabilirsiniz ama inisiyatif sahadaki oyuncunun ayaklarında ve yeteneğindedir. Bunu kullanma isteği ve iradesi yoksa diğer tüm şeylerin hiçbir önemi kalmaz. Dün ikinci yarıda yeteneğinin yanında karakterini, azmini gösteren oyuncular ortaya çıktı. Cesaretlerini ve yüreklerini öyle bir ortaya koydular ki, çıkarttıkları sonuç büyük, tarihi başarı olarak yazıldı. Cenk sahada büyük bir liderdi. Beşiktaş 10 kişi kalmasına rağmen ilk golde ortaya çıkıp maça attığı imza, Fenerbahçe'nin bütün sinir sistemini bozdu. Güvenini yerle bir etti. İkinci yarı oyuna dahil olan Redmond'un muazzam katkısıyla Beşiktaş; Cenk'i ve Aboubakar'ı oyunun içerisinde işler hale getirdi. Bu üçlünün katkısı öyle bir görüntü oluşturdu ki Beşiktaş sanki bir oyuncu eksik değil 3 oyuncu fazlaymış gibi görüntüler verdi. Forvet oyuncularının muazzam görüntüsüne Mert'i de eklemezsek dünkü maç eksik kalır. Karşı karşıya kaldığı pozisyonlardaki duruşunun yanında uzaktan gelen şutlardaki muazzam kurtarışları da hem skoru hem de oyunu Beşiktaş'ın elinde tuttu. Her derbi maçı kendi hikâyesini ve kahramanlarını yaratır. Beşiktaş eksik kalarak 4-2 kazandığı maçı, harika başarı hikâyesini tarihe altın harflerle işledi. Elbette bu başarının mimarı olarak Şenol Hoca'yı diğer taraftan alkışlayalım.