Bu dönemden sonra rakip kim olursa olsun maçlar zor. Her takımın kendine göre lig sonu hedefleri var ve bu da beraberinde baskıyı arttırıyor. Bir de üzerine oyuncu eksiklikleri eklenince takımlar genel performanslarını yansıtmakta zorlanabiliyor. Beşiktaş açısından da Ankaragücü açısından da şartlar böyleydi; ligin sonuna kadar böyle devam edecek.
Beşiktaş maçın ilk yarısında oyunu tamamen kontrol etti. Santrfordaki Aboubakar, Cenk eksiklikleri ve Oğuzhan'ın erken sakatlığına rağmen oyunu Ankaragücü'ne hiç vermedi. Hatta Ankaragücü yarı sahayı geçmedi dersek yerinde olur. N'Koudou penaltıyı atsa oyun çok daha erken kopabilir miydi bilemeyiz ama 2-0 dan sonra bunu söylemek elbette mümkün değil. Tabii bu kadar baskı çok pozisyon getirdi mi diye baktığımızda 'Evet' diyemiyoruz. Ama her an gol atabilirim düşüncesi hep sahadaydı. Bu da Ankaragücü savunmasını hataya sevk etti. Bunun sonucunda da Ankaragücü stoperi Kulusic'in yaptığı kazalar maçı kazanabilecek golleri getirdi.
Normalde Beşiktaş skor avantajını yakaladığında rakibine çok daha etkili kontratak yapabilen bir takım. Ama dün eksiklikler ve bahsettiğimiz sonuç baskısı, oyunu biraz daha koruma duygusuna götürdü ve Beşiktaş daha fazla kendi kalesinde kalmaya başladı. Bu hem Ankaragücü'nü cesaretlendirdi hem de oyuna biraz daha katılımını sağladı.
Üstüne bireysel hatalarla gelen penaltılar da eklenince iş başka noktaya gitti. Çok rahat kazanılabilecek gibi görünen bir maç iki puan kaybı ve ağır bir faturayla kapandı. Maç sonucunu böyle mi okuyalım yoksa bir ironiyle "Kulusic'in golleriyle değil ben yalnızca kendi formamı giyen oyuncularımın attığı gollerle kazanırım" mesajı mı verdi Beşiktaş sezon sonunda göreceğiz.