Millet İttifakı henüz adayını belirleyemedi ama Türkiye seçim sürecine çoktan girdi bile. Son düzlükte ittifakların netleşmesi ve mart ayında da milletvekili adaylıklarının kesinleşmesiyle birlikte 100 gün boyunca seçimi konuşup yazacağız. Aday listelerinin nasıl olacağı çoktan tartışılmaya başlandı. AK Parti'de 3 dönem kuralının uygulanıp uygulanmayacağı (halihazırdaki vekiller arasında 64 kişi bu kapsama giriyor), ittifak partilerinin ortak liste yapıp yapmayacağı gibi konuların öne çıktığını söylemeliyim. Ama bu arada yaklaşan bir tarih, siyasette kadın temsilinin önemini de bir kez daha hatırlattı.
Atatürk'ün 5 Aralık 1934'te kadınlara seçme ve seçilme hakkını verdiği gün milat kabul edilerek kutlama yapılsa da, TBMM'ye ilk kadın milletvekillerinin seçildiği 8 Şubat 1935 de bana göre kutlanmayı hak eden bir tarih. 88 yıllık süreçte 1935'ten bugüne 23 dönemde TBMM'de kadın temsilinin nasıl olduğuna bakıldığında, Atatürk'ün bu tarihte hedef gösterdiği Meclis'te 40 kadın vekil vasiyetini AK Parti'nin tek başına yerine getirdiğini görüyoruz.
Atatürk'ün sağlığında gerçekleşen 18 kadın vekil sayısı, 1999 seçimlerinde bütün partilerin toplam 22 kadın milletvekili seçtirmesiyle ancak 64 yıl sonra geçilebildi. Sosyolog-araştırmacı Mutlu Çınar'ın yaptığı çalışmaya göre; halen 20 ilin (Adıyaman, Ardahan, Artvin, Bayburt, Burdur, Erzincan, Giresun, Gümüşhane, Karabük, Karaman, Kilis, Kırıkkale, Kırklareli, Kırşehir, Nevşehir, Niğde, Osmaniye, Rize, Sinop, Yozgat) kadın milletvekili çıkaramadığı bir ortamda, Ayşe Keşir Düzce'nin, İlknur İnceöz Aksaray'ın, Sermin Balık Elazığ'ın, Meliha Akyol Yalova'nın, Ceyda Çetin Erenler Kütahya'nın, Arzu Aydın Bolu'nun ilk kadın milletvekilleri olarak yerlerini aldılar. 22 yaşında Meclis'e giren Rümeysa Kadak da en genç kadın milletvekili oldu.
Türkiye'de Atatürk'ün 1934'te pek çok Batılı ülkeden önce kadınlara seçme ve seçilme hakkı vermesi kadar kadın temsilinin her geçen dönem artması önemli. Türkiye'ye her fırsatta demokrasi dersi vermeye kalkan Batılı ülkelerden Fransa'nın 1944, İtalya'nın 1945, Belçika'nın 1948, Yunanistan'ın 1952, İsviçre'nin 1971 yılında kadınlara siyasal haklarını verdiğini hatırlatırsak ne demek istediğimiz daha net anlaşılabilir.
***
TÜRKİYE YÜZYILI'NA BİR DAMLA OLUN
Bazen siyasetin güncel gelişmeleri arasında hak ettiği kadar yer bulamayan konular vardır. Hafta içinde Külliye'de Emine Erdoğan himayesinde yürütülen "Su Verimliliği Seferberliği" de onlardan biri. Kadın, çocuk, aile ve çevre ile ilgili konularda her daim yüksek hassasiyet gösteren Emine Erdoğan'ın, Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından başlatılan bu seferberliği de sahiplenmesi, alınan sonuçlar ve kamuoyunda oluşturulan farkındalık açısından çok kıymetli.
Yağışların giderek azalması ve bilinçsiz su tüketimi sebebiyle tarım arazilerinin, yeraltı ve yerüstü su kaynaklarının kuruması tehdidiyle karşı karşıya kalınması sıradan bir olay değil. Sonuçları itibarıyla su, "yaşam"la eşdeğer. Emine Hanım'ın, "Türkiye Yüzyılı'na Bir Damla da Siz Olun" sloganıyla başlattığı seferberlik, Türkiye adına çok önemli.
Ülkemizin su zengini olmaması, küresel iklim değişikliklerinin etkilerinin yoğun şekilde hissedildiği Akdeniz iklim kuşağında yer almamız ve yüksek risk grubu ülkeleri arasında bulunmamız yeteri kadar dikkat çeken gerekçeler olsa gerek.
Gerekli tedbirler alınmadığı takdirde 2030 yılında toplam nüfusumuzun yüzde 49'unun, sulanan tarım alanlarının da yüzde 78'inin susuzluk riskiyle karşı karşıya kalacağını biliyor muydunuz? Özetle; kendimizin, çocuklarımızın, hatta torunlarımızın hakkı olan suyu tükettiğimizi unutmadan su seferberliğine bugünden itibaren başlamak insanlık görevimiz. Ve aslında Emine Hanım'ın deyimiyle: "Kuraklıkla mücadele aslında yaşam mücadelesidir!"