Bir olaylar zincirine, bir seçilen yerlere ve bir de ardından oluşturulmaya çalışılan suni tartışmaya bakarsanız zaten kimlerin neyi amaçladığını görürsünüz. Geçen hafta içinde birbiri ardına önce İzmir HDP İl Başkanlığı'na yapılan silahlı saldırı ve iki gün sonra Diyarbakır'da AK Parti Hani İlçe Başkanlığı'na yapılan molotoflu saldırıdan söz ediyorum. İzmir'deki saldırıda, partide çalışan bir görevlinin o gün tesadüfen orada bulunan kızı Deniz Poyraz, alçakça katledildi. Ve saldırıyı yapan alçak katil yakalandı. Diyarbakır'daki saldırıda çok şükür ki ölüm olmadı ve her iki olayla ilgili soruşturma bütün boyutlarıyla sürüyor. Saldırılarla ilgili henüz süreç tamamlanmadı ama; seçilen yerler ve hedef alınan kurumlara baktığınızda; oluşturulmak istenilen atmosferi anlamamak mümkün değil. İlk yapılabilecek yorum çok belli; organize saldırı ve siyasi propaganda oluşturma ve toplumsal bir çatışma hedefi! Deniz Poyraz'ı katleden saldırganın canlı olarak yakalanması sayesinde, bu olayın bireysel bir eylem mi yoksa arkasında güç veya güçler var mı muhakkak ki ortaya çıkarılacak. Ama sadece bu iki olaya bakıp yorum yaparsak eksik kalır. Neden mi?
Terörle mücadelede son 5 yıldır en etkin sonuçların alındığı bir siyasi süreci yaşıyoruz. Güvenlik güçlerimiz her yönüyle destan yazıyorlar. Hem terörün tükenme noktasına geldiği içeride hem sınırlarımız dışında efsane başarılar elde ediliyor. Türkiye'nin bu başarısını, içeride ve dışarıda tüm aktörlere kabul ettirdiğimiz böylesine bir döneme bir de son bir buçuk yıllık pandemi sürecini eklemezsek olmaz. Tüm dünyada pandemi sürecinde ülkeler toplumsal ayaklanmalar ve olaylar yaşarken, bizim toplumsal dayanıklılığımız ispat edildi, hiçbir sosyal olay yaşanmadı.
Uluslararası toplantılar ve ikili diplomatik görüşmelerde Başkan Erdoğan'ın gündeminden eksik olmayan terörle mücadelede kararlı ve tavizsiz tutumumuz, tüm dünya liderleri tarafından kabul görüyor. Ama tam da böyle bir süreçte milletin oylarıyla seçilmiş bir milletvekili kalkıp devlete "katil" demekten geri durmuyor, terör örgütü PKK'nın siyasal temsilcisi konumundaki partinin Meclis'teki üyeleri de benzer söylem ve eylemler içinde tavır takınıyor. Ve; bugün HDP'nin Yargıtay tarafından kabul edilen kapatma davasının görülmeye başlanacak olması da bir başka ilginç tesadüf!
Özetlemek gerekirse; Türkiye'nin toplumsal hafızasında çok acı olaylarla henüz daha yerini koruyan provokatif bu tür eylemlerin ardından hep organize güçlerin, toplumsal hassasiyetleri kaşıma ve tahrik etme amaçları olduğu ile ilgili bilgilerimiz de henüz çok taze. Belli çevrelerin etnik ayrışmalarla toplumsal olayları kaşımaya yönelik hedefleri bir sır değil. Ve bu tür olaylardan istisnasız herkes zarar gördü, acı çekti. Son beş yılda devletin elde ettiği başarı ile gelinen noktada, can çekişen terörist ve terör gruplarının bu tür saldırılar ve kaotik ortam yaratma hedeflerinin artık bir karşılığı yok ve olmamalı. Buna en fazla da siyaset kurumu dikkat etmeli. Toplumu birbirine düşman etmek isteyen terör sevicilere istediklerini vermek, teröre hizmet etmekten başka bir şey olmayacaktır.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz