Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ŞEBNEM BURSALI

Şuşa için Allahu ekber...

Tam 28 yıl boyunca Ermenistan'ın işgali altında bulunan Dağlık Karabağ'ın hem simge hem stratejik şehri Şuşa'nın kurtuluşu, bir şehrin kurtuluşundan çok daha fazla şey ifade ediyordu. Azerbaycan için bir şehirden çok fazlasıydı çünkü. Bölgeye en hâkim coğrafi konuma sahip Şuşa, aynı zamanda tarihiyle, kültürel zenginlikleriyle eşsiz bir şehir. Dünyada sayılı sanatçılara, bestecilere ve müzisyenlere (Cabbar Karyağdıoğlu, Kurban Pirimov, Üzeyir Hacıbeyov gibi) ilham kaynağı olmuş, içinden çok önemli sanatçılar çıkarmış.
Azerbaycan müziğinin beşiği bu güzel şehrin 28 yıllık esaretten kurtarılması da öyle sıradan müjdelenemezdi. Nitekim 44 günlük müthiş mücadele sonunda Şuşa'nın işgalden kurtarıldığını, Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev, "gardaşı" Başkan Erdoğan'a telefonla müjdeleyince, Erdoğan'ın cevabı ve tebriği sıradan olamazdı: "Allahu ekber." Bu söze karşı cevap, ahizenin diğer ucundaki Aliyev'den geldi: "Allahu ekber."
Tekbirin anlamı çok açıktı: "Allah her şeyden üstündür. Allah yücedir. Allah uludur." Yani, Allah'tan başka ilah yoktur. İşte Azerbaycan için bir şehirden çok öte anlam taşıyan Şuşa'nın 28 yıllık Ermeni işgalinden kurtarılması, ancak ve ancak Allah'ın adaleti ve büyüklüğüne atıfta bulunularak tebrik edilebilirdi...
Pandemi dolayısıyla çok uzun bir aradan sonra Başkan Erdoğan'ın 2 günlük Azerbaycan ziyaretini izlemek üzere Bakü'ye doğru yola çıkarken, yoğun program içinde beni en heyecanlandıran şey, Şuşa şehrine gidilecek olunmasıydı. 6 saatlik araba yolculuğu sırasında tabiatın cömertliği ve güzelliğine hayranlığım kadar, 28 yıllık esaret altındaki bu kadim kentin her tür hizmetten ihmal edilmişliğine rağmen pırıl pırıl parladığına tanıklık etmenin heyecanını da yaşadık.
"Tek millet iki devlet" olduğumuzu her anında tüm samimiyetiyle hissettiren İlham Aliyev ve eşi Mihriban Aliyeva ile tüm Azerbaycanlı yetkililer ve halkın, Cıdır Düzü'nde (ovasındaki) gerçekleştirilen şölendeki dans ve at üstündeki gösterileri, Başkan Erdoğan nezdinde tüm Türk halkına ve Türkiye'ye teşekkür mahiyetindeydi. Mihriban Aliyeva'nın Emine Erdoğan'a gösterdiği ilgi ve samimiyet de iki ülkenin first lady'leri arasındaki protokoler ifadelerin çok ötesindeydi.
Bakü'de sadece samimi şekilde ağırlanmadı Türk heyeti. İki liderin imzaladığı Şuşa Beyannamesi ile öncelikli olarak sınır boylarının güvenliği teminat altına alındı, ama her iki liderin ayrı ayrı Rusya Devlet Başkanı Putin ile yapacakları görüşmeler sonrasında işbirliklerinin ve beyannamenin alanının genişleyeceği beklentisi çok açık. Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin açılım politikasını ve adımlarını desteklediğini en net ifadelerle ortaya koyan Azerbaycan ve Lideri Aliyev ile Libya'da atılacak yeni adımlar, ilk kez Başkan Erdoğan tarafından ifade edildi.
TANAP ve TAP'tan gelen dayanışmanın dışında yeni işbirliği sürecinin Libya'da da atılacağı, Türk ve Azeri şirketler üzerinden ve enerji alanında olmasının anlamı çok büyük. Başkan Erdoğan'ın ifadesiyle, "Bu adımları beraber atmak suretiyle sadece Avrupa'ya açılmak değil, hem kendi ülkemizde hem çok farklı ülkelerde yayılma fırsatı da bulacağız"... Bu ortak yatırımın yeni rotası da bölgedeki Türk ağırlığının çok farklı boyutlarda artacağına işaret ediyor.
Başkan Erdoğan ile Brüksel'deki NATO Zirvesi'nin ardından Bakü temasları ile ilgili yaptığımız geniş sohbetin ayrıntıları dünkü gazetemizde hayli geniş yer aldı. Erdoğan'ın son yıllardaki ve önceki günkü açıklamaları ile atılan adımlardan bir kez daha anladığımız, Türkiye'nin kendisi ve bölge için menfaatleri neyi gerektiriyorsa kararlılık ve akılla yürütülen dış politikası aynen devam edecek.

Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA