Hepimizin hava gibi, su gibi en fazla ihtiyaç duyduğu şey; huzur... İmam Gazali der ki: "Mutsuzluk huzursuzluk iki sebepten olur; ya gafletten ya cehaletten. Gaflet kendini bilmemekten, cehalet çevreyi bilmemektendir. Kendini bilmeyen irfan sahibi olamaz, çevreyi bilmeyen de ilim sahibi olamaz."
Hem gaflet hem cehalet içinde olmamak için yapılması gereken en mühim şey de; maneviyatı daha fazla güçlendirmektir. Teknolojinin günlük yaşamımıza getirdiği kolaylıkları unutmuyoruz elbette, ama bunları kullanır ve yaparken; ailemize, sevdiklerimize sarılmayı unutmayalım.
Bir süre önce Başkan Erdoğan açıkladı; dünyada 52 ayrı bölgede çatışma yaşanıyor, bunun 35'i silahlı çatışma, yani savaş boyutunda. 1 milyar 700 milyonluk Müslüman nüfus içinde en yoksul ile en zengin arasında tam 200 kat refah farkı var. Yani, adaletsizliğin boyutu gerçekten korkutucu.
Yine yeraltındaki petrolün yüzde 65'i, doğalgaz rezervlerinin yüzde 55'i Müslüman coğrafyasında. Bunu göz önüne aldığınızda, aynı coğrafya üzerinde yerin altındaki müthiş zenginliğe rağmen, yerin üzerinde çok ciddi bir adaletsizlik yaşanıyor. Bakıyorsunuz; terör, terör suçları, sınırları aşan göç sorunları, açlık, adaletsizlik ve yalnızlık...
Bütün bunlar insanlar üzerinde manevi boşluk ve bunalım yaratıyor.
İnsanların tekil bunalımı, milletlerin ve hatta devletlerin arasındaki uçurumu, sevgisizliği, tahammülsüzlüğü körüklediği gibi çatışma ve savaş sebepleri daha da kolaylaşıyor.
Modernleşirken maneviyata yönelmek
Dünyanın genelindeki bu huzursuzluktan Türkiye de nasibini alıyor elbette. Bakıyorsunuz; parası olan da olmayan da, işi olan da olmayan da huzursuz olabiliyor. Buradan hareketle MHP, önemli bir çalışma başlattı bir süre önce: "İnsanlığın Huzuru Projesi."
Genel Başkan Devlet Bahçeli'nin son bir yıldır konuşmalarında atıfta bulunduğu proje; Ar-Ge'den Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı İzzet Ulvi Yönter'in organizasyonunda ve Prof. Dr. Ahmed Güner Sayar'ın komisyon başkanlığında tamamlandı ve çalışmalar bir kitapta toplandı.
Alanlarında en uzman isimlerin yer aldığı kitapta, çok yerinde tespitler var: "Depresyon istatistikleri yükseliyor, çünkü toplumsal bağlar eriyor. İnsanların birbirinden yardım isteme kabiliyetleri azalıyor. İnsanlara koruyucu bir şemsiye olan birtakım değerler aşınıyor. İnsanlar tek başına kaldığını, toplumda yeterince dikkate alınmadığını hissettiğinde bir boşluk duygusu ve daha sonra bir depresyona dönüşebilecek ağır ruhsal sıkıntı yaşayabilir."
Bu tespitin ne kadar yerinde olduğu sanırım hepimizin malumu. İşte bu noktada, başta aile ve sevdiklerimiz olmak üzere manevi değerlerimize daha sıkı sarılmak; kendimize, değer verdiğimiz insanlara, etrafımızda olup bitenlere karşı farkındalığımızın artması için kaliteli zaman paylaşımlarını artırmak; büyük hedefler yerine adım adım küçük hedeflerle yola devam etmek; sahip olduklarımızın kıymetini bilmek gibi aslında basit kurallar var.
İster siyasetçi olun ister hangi mesleği yaparsanız yapın, hatta çalışmıyor da olabilirsiniz, ama "İnsanlığın Huzuru" kitabını herkesin okumasını hararetle tavsiye ederim. Çünkü, MHP Lideri Bahçeli'nin ifadesiyle: "Huzurun bir fikir ve düşünce kalıbına dökülmesi; akıl, gönül, maneviyat, duygu planında ele alınması lazımdı. Aklıselim, kalbiselim ve zevkiselim sacayağında İnsanlığın Huzuru Projesi yepyeni bir ufuk açacak."