Dünya pandemi ile mücadele ediyor, içeriden ve dışarıdan Türkiye'yi bir çembere alma girişimleri devam ediyor, bir deniz memleketi olan ülkemiz denizlerden koparılıp karaya sıkıştırılmaya çalışılıyor ve tüm bunlar olurken gün geçmiyor ki çağ atlatan bir proje haberi gelmesin. Yani; Türkiye hem bir taraftan kendisine yönelik tuzakları bir bir devre dışı bırakmaktan hem de bir yandan üretip, dünya devleri ligindeki yerini sağlamlaştırmaktan vazgeçmiyor. Bölgesel ve küresel bir güç haline gelen Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ekonomide yapılanlarla her geçen gün daha da sağlamlaşan adımlarla, ayaklarına takılmaya çalışılan prangaları kırmaya devam ediyor. Karadeniz'deki doğalgaz kaynağı, 6 yeni şehirde son derecek modern inşa edilecek şehir hastaneleri ve son olarak cuma günü bizzat Başkan Erdoğan'ın açılışını yaptığı "akıllı sistemlerle" donatılan geleceğin yolu olarak lanse edilen Ankara- Niğde otoyolu. Birileri konuşur, diğerleri de eserleriyle konuşur derler ya; durum bundan ibaret.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın otoyol açılışında ilan ettiği bir konu, ilk bakışta çok önemli bir konu gibi gelmeyebilir ama siyasette olan biteni, ittifakların ve özellikle Cumhur İttifakı'nın temellerinin nasıl sağlam olduğu konusunda gerçekten önemli bir ipucu olduğu için biraz detay vermek isterim.
Adana Seyhan'da bir süre önce yapımı başlanan köprü ile ilgili birkaç ay önce bir gelişme yaşanmıştı. MHP'li Büyükşehir Belediyesi döneminde yapımına başlanan köprünün ismi Devlet Bahçeli Köprüsü olarak ilan edilmişti. Ancak; yerel seçimler sonrasında belediye CHP'ye geçince, başkanın ilk icraatlarından biri Devlet Bahçeli ismini taşıyan köprünün yapımının durdurulması olmuştu! Bunun üzerine konu bizzat Başkan Erdoğan tarafından talimatlandırılarak Ulaştırma Bakanlığı devreye sokulmuş ve Strateji ve Bütçe Başkanlığı'ndan 700 milyon TL tahsis edilerek köprünün yapımının tamamlanması söz konusu olmuştu. Başkan Erdoğan'ın, Devlet Bahçeli ismini taşıyan ve Adana için sembol bir eser olacak olan böylesine önemli bir yatırımın, CHP'li belediye başkanı tarafından sırf siyasi bir amaçla engellenmesine hem izin vermemesi hem hassasiyet göstermesi açısından önemli gördüğüm bu mevzuda bir başka gelişme de yaşandı.
Hem isminin CHP'li belediye tarafından böylesi sığ bir siyasi emele alet edilmesinden rahatsız olan hem de Cumhur İttifakı'nın yıpratılması ihtimalinden rahatsız olan MHP lideri Bahçeli, önce dolaylı olarak sonra da 30 Ağustos törenleri sonrasında baş başa görüştüğü Başkan Erdoğan'dan özel bir ricada bulundu. Köprünün ismini Recep Tayyip Erdoğan olarak değiştirilmesini rica etti. Ancak; Başkan Erdoğan, bunu kabul etmek istemeyince başka iki alternatif daha sundu; Ya Adana'nın Kurtuluş Günü olan 5 Ocak Köprüsü ya da 15 Temmuz Şehitler Köprüsü yapalım... Ve; iki liderin ortak kararı ile köprünün ismi Cumhur İttifakı'nın özüne de uygun şekilde 15 Temmuz Şehitler Köprüsü olarak, bizzat Başkan Erdoğan tarafından cuma günkü açılışta ilan edildi.
Şimdi; diyebilirsiniz ki bir köprünün ismi üzerinde neden bu kadar duruldu ve sizin buradan çıkardığınız mesaj nedir? Burada izin verirseniz kıyaslamalı bir cevabım olacak. Millet İttifakı ortaklarının birbirleriyle ilişkisine baktığınızda; güven ve saygı temelinin son derece eksik olduğunu defalarca örnekle gördük. Ancak; Adana'daki 15 Temmuz Köprüsü isminin verilme sürecinde her iki liderin hem birbirlerine hem Cumhur İttifakı'na yönelik özenini görmeyen ya sabit fikirlidir ya da artniyetli. Köprüler vardır sevenleri kavuşturur, köprüler vardır şehirleri birleştirir, köprüler vardır medeniyetleri buluşturur, köprüler vardır yüzyılların yükünü taşır, geçmişle geleceği birbirine bağlar ve köprüler vardır ismi üzerinden bile hem koskoca bir insanlık ve ahlak dersi verdirir...