Türkiye, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçtiği günden bu yana iki yıl içinde 4 kez kur üzerinden operasyon yaşadı. Cuma günü de dolar ve euro üzerinden 5. operasyon da yapıldı. Ekonomi dinamiklerinden kaynaklı hiçbir gerekçe ve gösterge ile açıklanamayan bu yükselişin tek sebebi; dış kaynaklı operasyon olmasıdır.
Temmuzda ihracat rakamları açıklandı; 15 milyar dolar rekoru ortada. Aylık bazda yaklaşık yüzde 12'lik bir artıştan söz ediyoruz. Birinci çeyrekte yüzde 4 buçuk büyüyen bir Türkiye ortada. Bütün bunlar, küçülen ve daralan dünyada büyüyen bir Türkiye'yi ve pandemiye rağmen diriliş ve yükseliş umudunu ve iddiasını canlı tutan bir Türkiye'yi işaret ederken; hiçbir gerçekçi kur yükseliş sebebi ortada yokken ortaya çıkanların tek bir ifadesi var: Operasyon! Ve bu operasyonlarda görünen hedef; yerli ve milli ekonomiyi savunan, ekonomiyi dışa bağımlılıktan kurtarma sürecini yürüten Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak ve elbette nihai hedef de Başkan Recep Tayyip Erdoğan! Ve en nihai amaçları; Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve milletinin birliği, bütünlüğü ve yükselişinin önünü kesmek!
Peki neden? Sebebi çok açık; Libya konusundaki dik duruşumuzun hesabı sorulmak isteniyor! Doğu Akdeniz'deki hak arayışımızın rövanşı alınmak isteniyor! Ayasofya'nın ibadete açılmasının bedeli ödetilmek isteniyor! Tankla, tüfekle, silahla yapamadıkları bedel ödetmeyi, kur ve dolayısıyla ekonomi üzerinden yarattıkları gerçek olmayan gerekçelerle üretilmiş operasyonlarla yapmayı hedefliyorlar. Kur üzerinden yürütülen saldırıyı sadece siyasi saiklerle açıklamaya çalışırsak eksik olur. Ne zaman Türkiye daha da güçlü ekonomik ve siyasi bir adım atsa; hemen (faiz, kemer sıkma, uluslararası toplum nezdinde tavizlerle boyun eğdirmeye çalışarak) tepemize binmeye çalışıyorlar. Ve bu yüzden ekonomik önlemlerle muhakkak ki biz bu süreci de aşacağız ama asıl yapılması gereken; dünden daha fazla kenetlenmemizdir. Çünkü bu aynı zamanda bir bağımsızlık mücadelesidir.
PKK ve PYD, ABD ile bir olmuş, Suriye'nin kuzeyinde petrol alanlarını kontrol altına alıp bir terör devleti kurmaya çalışırken, Mısır ve Yunanistan birbirlerine komşu ya da kıyısı olmamasına rağmen, Türkiye'nin kıta sahanlığını ihlal edecek şekilde Deniz Yetki Alanları Anlaşması'na imza atarken, dış cephede ellerine doları, euroyu, dövizi silahı gibi kullananlar bize operasyon yürütürken, bunlara destek olan iç işgal kuvvetleri ne yapıyor peki? Hükümeti istifaya davet ediyorlar! Neden peki? Dış cephedeki dostlarının operasyonunun bedeli Türkiye'ye ödetilsin diye!
Berat Albayrak'ın kellesi neden isteniyor sizce? Mesela sadece Berat Albayrak da değil dostlar. Mesele, Trabzon'dan çıkmış bir Türk ve Müslüman bakanın, yedi düvele açtığı milli ekonomi bayrağını ateşten bir gömlek gibi giyip pes etmemesidir.
Berat Albayrak'a sosyete ve damat diyenlere sormak lazım; Trabzon'un bir köyünden okumak için İstanbul'a gelmiş, kıt kanaat geçinmiş, 12 Eylül'de yazdığı kitap yüzünden hapiste yatmış, kütüphanesindeki Osmanlıca eserleri satarak iki evladını, devletten tek kuruş burs almadan bu ülkenin en iyi devlet okullarında okutmuş bir babanın evlatları mı sosyetedir? Yoksa; yerli ve milli ekonominin mücadelesini yapan Berat Albayrak'a sosyete diyen, dışarıya hizmet ediyor diyen ama dedesi, babası, amcası, kendisi ve 7 sülalesiyle bakanlık ve siyaset yapmış, devletin tüm imkanlarını yurt içinde ve yurt dışında sonuna kadar kullanmış, ABD'den ithal edilmiş ve Türk ekonomisini batırmak üzere görevlendirilmiş Kemal Derviş ile çalışmış kişi-ler mi sosyete?
Kararı siz verin?