Bayram sonrası siyaset, CHP için yine yeni bir bölünme ve partileşme kulisleriyle başladı. Son seçimlerde partinin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce'ye karşı kurultay salonunda yapılan saygısızlık, bardağı taşıran son damla oldu. Kulislerde gezindiğinizde CHP içinde siyaset yapmasına izin verilmeyen İnce'nin yeni parti kurma çalışmaları olduğu söylentilerinin devamında; başka parti kurma çalışmalarının da olduğu görülüyor. Partinin hemen her kademesinde bulunmuş ama bugün gerekli- gereksiz gerekçelerle parti dışına itilmiş, atılmış isimlerin bu arayışta oldukları görülüyor. İlerleyen günlerde bu arayışlar tek bir adreste mi toplanır yoksa çok parçalı yeni CHP'ler mi oluşur zaman gösterecek muhakkak.
On gün önce yapılan CHP'nin son kurultayında Kılıçdaroğlu'nun anahtar listesinde yer alan A Takımı'nın önemli kısmının delege tarafından çizik yemesinin, danışıklı dövüş olduğu konuşulurken; kurultay salonunda Muharrem İnce'ye yapılan saygısızlığın, sadece oturma düzeninden ibaret olmadığı da ortaya çıktı.
Salonda; Genel Merkez'in trolleri olduğu söylenilen bir grup, delegelerin arasında oturan İnce'nin yanına gelerek cumhurbaşkanlığı seçiminin olduğu geceyi kastederek yüksek sesle sataşır: "Kral dairelerinde alem yapıyorsun madem. Bir gece de bize yaşat!"
CHP'de ilçe ve il başkanlığından milletvekilliğine, grup başkan vekilliğinden cumhurbaşkanı adaylığına kadar bütün kademelerde görev almış bir isme yapılan bu saygısızlığın, partiye emek veren hiç kimse tarafından yapılmayacağı, ancak paralı troller tarafından yapılacağı konusunda hemfikir partililer.
CHP'de bundan sonra ne olur sorusuna yanıt ararken partinin eski genel başkan yardımcısı, Meclis başkan vekilliği görevlerinde bulunmuş ama şimdi o da partiden ihraç edilmiş bir isim Yılmaz Ateş ile de konuştum. Kılıçdaroğlu 10 yıl önce Genel başkanlığa aday olduğunu açıkladığı gün; "Kemal Bey birlik ve bütünlüğümüze konulan bir tahrip bombasıdır" diyen Ateş, 10 yıl önceki sözlerinin ne kadar doğru olduğunun bugün artık daha net görüldüğünü söylüyor.
CHP'nin, gençleştirilecek gibi gerekçelerle içinin boşaltıldığı, kimliğinden uzaklaştırıldığını savunan Ateş, CHP'nin bütün ilkeleriyle ters düşen herkesin Kemal Bey tarafından "Dost" ilan edildiği ama kendisi gibi mahalle delegeliğinden Meclis Başkan Vekilliğine kadar gelmiş kişilerin düşman ilan edilip partiden içeri sokulmadığını hatırlatıyor. Davutoğlu ve Babacan gibi "dostlarıyla" aynı pencereden baktıkları, siyasi görüşlerinin yüzde 99 uyuştuğunu ilan eden CHP lideri ile ilgili söylediği ibret verici bir saptama var; "Eğer durum böyle ise ya bu parti CHP değil, ya da Kemal Bey CHP'li değil!"
Solu iktidar alternatifi olmaktan çıkaran bir genel başkanın bu tutumuna gerçek CHP'lilerin izin vermeyeceğine olan inancını tekrarlayan Yılmaz Ateş'e göre, bu partinin görevi Abdullah Gül'ü veya Ali Babacan'ı cumhurbaşkanı yapmak olamaz! Kılıçdaroğlu'nun CHP'yi bir deneme tahtası yaptığını ve partiyi dönüştürme adı altında yürütülenin açıkça partinin içinin boşaltılması olduğunu söyleyen Ateş, bu duruma seyirci kalmayacak olan CHP'lilerin eylül ayından itibaren yeni bir Kurtuluş Savaşı'na girişeceğini iddia ediyor.
Anlaşılan o ki; yeni yasama yılı ile birlikte CHP'de de sular epey ısınmaya aday...