Türkiye'de küresel salgın dönemi dahil her alanda baş döndürücü gelişmeler yaşanıyor. Oysa Türkiye'de siyaset ehli bazı mahfillerin öngörüsüne göre salgın sürecinde dünyada büyük ekonomik ve sosyal çalkantılar olacak ve bu salgın ile birlikte dünyanın her bir köşesinde iktidar değişiklikleri olacaktı.
Salgının dahi durduramadığı ülke...
Türkiye özelinde konuya baktığımızda salgın sürecinde Libya'dan Suriye'ye, Irak'tan Doğu Akdeniz'e siyasi ve askeri gelişmeler baş döndürücü bir şekilde devam ederken 2020 yılının ilk çeyreğinde Türkiye yüzde 4.5'lik bir büyüme ile AB, OECD ve G20 ülkeleri içinde en hızlı büyümeyi gerçekleştiren ülke oldu. Salgın ile alakalı ortaya koyduğu performans her türden manipülatif açıklamalar ile değersiz kılınmaya çalışılsa da dünyanın gözü önünde rakamlar ile ispatlanabilir bir başarı örneği ortaya koydu. Ortaya konulan bu performans yabancı basında "salgının dahi durduramadığı ülke" diye manşetlere konu olduysa da Türkiye gündemi değiştirme maksatlı kasıtlı yapay gündemlerin de esiri haline getirildi.
Dünya Türkiye'nin Libya ve Doğu Akdeniz başta olmak üzere kendi etki alanındaki siyasi ve askeri hamlelerine odaklanmış ve ülke içinde her gün yeni birçok projenin açılışları yapılırken maalesef ülke siyaseti renkli ekranlardan sosyal medyaya kadar İstanbul'un tarihi çeşmelerine musluk takılmasının ya da ne idüğü belirsiz bir tabloya milyon lira para verilmesinin nasıl başarılı bir icraat olduğunu konuşuyor!
Ne Konya Ovası'ndaki yer altı sularının korunmasına katkı sunacak Konya Ovası Sulama Projesi'ndeki ilk üç etabın açılışı çevreci zihinlere de nakşedilecek bir şekilde yeterince izah edilebildi, ne de Türkiye'nin vizyon projelerinden biri olan Ilısu Barajı HES'in hizmete alınması hak ettiği gündemi oluşturabildi.
Gün geçmiyor ki savunma sanayiinde Türkiye'nin stratejik savunma ihtiyaçlarına dair bir ürün seri üretim safhasına geçmiş olmasın. Peki ya tarımda girdi maliyetini büyük ölçülerde düşürmesi planlanan elektrikli traktör ya da elektrikli tren konusu ülkede kendine hak ettiği gündemi bulabildi mi? Türkiye'nin yenilenebilir enerji üretimi konusunda sıfırlardan şimdi geldiği noktayı çevreci duyarlılıkları olan kesim dahil toplumun yüzde kaçı icraatları anladı? Varsa yoksa yapay gündemler ile ülkenin koşar adım aldığı mesafeler unutturuluyor, hatta yapay gündemler ile öylesine bir algı oluşturuluyor ki bu ülkede 26 ilde 52 HES'in devreye girdiği gün iktidarın 18 yıldır ne icraatı olduğu sorgulanıyor ve bu sorgulama kendisine maalesef alıcı da buluyor!
Türkiye önümüzdeki süreçte doludizgin atılımlar ile yoluna devam ederken yapılan icraatların da görünürlüğünün sağlanacağı ortama mutlaka kavuşması gerekmektedir. Yapay gündemler ile oluşturulmaya çalışılan algılar dünyasında gerçek ötesi bir illüzyonda yaşamaya ve kaybetmek mi yoksa daha ileriye bakıp durmadan ilerleyip haklı gururu yaşamak mı?