Sapla samanı karıştırmak diye bir deyiş vardır ya; tam da bu durumu anlatıyor! Siz terör örgütleriyle doğrudan veya dolaylı ilişkiniz olduğu gerekçesiyle Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bağımsız mahkemelerince (hem de en üst yargı mercileri dahil) hüküm giyeceksiniz, ve bu durum Anayasa'ya göre, milletvekili seçilebilme koşullarına aykırı olacak ve doğal olarak vekilliğiniz düşecek ama siz bu durumu antidemokratik ve faşizan devlet olma safsatasıyla bambaşka mecralara çekmeye çalışacaksınız.
HDP'li Murat Farisoğulları ve Leyla Güven ile CHP'li Enis Berberoğlu'nun milletvekilliğinin, yar- gının aldığı karar doğrultusunda sadece usul gereği TBMM Genel Kurulu'nda hükmün okunması ve dolayısıyla vekilliklerinin düşürülmesinden söz ediyorum. CHP liderine ve CHP'nin tutumuna sonra geleceğim ama önce HDP'yi ele almak gerek. Terör örgütü PKK'nın siyasi sözcüsü gibi davranan HDP, yargı kararı sonrasında sözde "Darbeye Karşı Demokrasi" eylemi başlattı ve CHP'den de destek geldi. Yurdun pek çok ilinden Ankara'ya doğru yürüyüş eylemi başlatma kararı alan HDP'ye Kovid-19 önlemleri doğrultusunda izin verilmeyince, taşkınlık çıkardılar ve sözde "demokrasi" yürüyüşleri adeta provokasyona sahne oldu.
Türkiye; bir yandan bütün dünya ile Kovid-19'la mücadele ediyor, diğer yandan Libya, Yunanistan, Doğu Akdeniz ve Orta Doğu'da bütün dünyaya karşı mücadelesini veriyor ama gelin bakın birileri de bunu fırsata çevirip, içeride bir anarşi durumu yaratılmaya çalışılıyor. Hem de ne için? Terör örgütleriyle bağlantılı oldukları yargı tarafından tespit edilip hüküm verilen milletvekillerinin, vekillikleri düşürüldüğü için! Neresinden tutsanız elinizde kalıyor anlayacağınız. Sap ile saman karışıyor derken de bunu ifade etmek istedim; siz bir yandan demokrasi diyeceksiniz ama diğer yandan da bağımsız yargının aldığı kararı tanımayıp, bu kararı Anayasa gereği usulen uygulamak durumunda olan TBMM'yi ve siyasetçileri antidemokratik ilan edeceksiniz! Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu sözü de tam burada söylenecek bir söz daha...
Haydi HDP'yi anlıyoruz; o görevini yapıyor. Terör örgütünden aldığı talimatı yerine getiriyor. Peki CHP'ye ne oluyor? Bir süredir CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun "Bizi sokağa çekmek istiyorlar" mesajlarının gereği mi yapılıyor? Her fırsatta olmayan şeyleri oldurmaya çalışan, demokrasiyi dilinden düşürmeyen CHP Lideri, şimdi de bağımsız yargının aldığı kararı sorgulamakla kalmayıp; içeriğini bile bilmediğini itiraf ettiği HDP'lilerin suç ve karar dosyasını yok saydığını söylemekten bile çekinmeyip, doğrudan kendisiyle çelişmelerine bir yenisini daha ekledi. Kaldı ki; bizzat kendisinin ön-ayak olduğu yasal düzenleme ile 2 HDP'li ve 1 CHP'li milletvekili bu sonuca ulaştı, bunu da neredeyse inkar noktasında kendisi.
Şunu kimse unutmasın; her kim bu ülkenin, bu devletin, bu milletin anayasasına, yasalarına karşı suç işlemiş ise cezasını çeker, çekmelidir. Bu hem hukuk, hem vicdan, hem siyaset hem de düz bir vatandaş olmanın gereğidir. Bu millet ne badireler atlattı, hala badireler ve tuzaklar yaşamaya devam ederken bizler okyanusu geçerken derede boğulmamızı isteyip, bu tür küçük oyunlarla fırsat yaratmak isteyenler şunu bilsinler ki; elleri boş kalacak...