Dünyanın en güçlü ülkelerinden ABD bir süredir hem alev alev hem için için yanıyor! Bir polisin, siyahi bir ABD'liyi sokak ortasında herkesin önünde hunharca öldürmesi ile başlayan olaylar başkent Washington dahil bütün eyaletlere sıçradı ve sokağa çıkma yasaklarına rağmen olaylar her geçen gün daha da büyüyor. Bu olan biteni analiz ederken, son olayla yani bir siyahi vatandaşın öldürülmesi ile açıklamak, olan biteni çok yüzeysel ele almak anlamına gelir. Olayın bütününe baktığımızda çok daha derin değerlendirmekte fayda var.
ABD milli geliri yüksek sayılan belli bir seviyede olsa da, herhangi bir sebepten belli bir düşüş yaşandığında (ki; son düşüş sebebi malum pandemi) insanların tahammül oranının ne kadar düşük olduğu görülüyor. Bunu; Amerikan toplum yapısının, sosyolojik yapısının kırılgan ve gevşek olduğu saptamasını yaparak da destekleyebiliriz. Burada bir parantez açarak ve her başlıkta Türkiye ile mukayeseli bir değerlendirme yapmak isterim. Türkiye'nin ve Türklerin sosyolojik yapısının özellikle kriz anlarında hiç de kırılgan ve gevşek olmadığı türlü defalar görüldü. Şehit cenazesinde, pandemi sürecinde ideolojik hiçbir ayrım olmaksızın bir araya gelebiliyoruz. Hatta tam tersine; bırakın yağmayı dayanışma kültürü açısından en güzel örnekleri veriyoruz. ABD'de ise tam tersine toplumsal dayanışma ruhu yok.
İnsan hakları konusunda Türkiye'ye her fırsatta ayar veren, raporlar yazan kurumlara ev sahipliği yapan ABD'nin insan haklarından ne anladığı canlı yayınlarda herkesin gözleri önünde yaşanan caniliklerle bir kez daha ispatlandı. Siyahi bir vatandaşını boğarak nefes aldırmayan ABD, dünyaya da nefes aldırmadığını defalarca kanıtladı. Bazen doları kullandı, bazen silahı kullandı. Suriye'de Orta Doğu'da, Afganistan'da ve daha nicelerinde bunu yaşadık. ABD siyasi birliğinin nasıl pamuk ipliğine bağlı olduğunu, yaşanan son olayda federatif yapıdan ayrılma tehdidi öne süren pek çok eyaletten de anladık.
ABD'nin yaşadığı bu iç karmaşanın bundan sonraki süreçte dünya siyasetine etkisi olur mu sorusunun yanıtı da belli; çok kısa sürede dağılma-parçalanma veya daha büyük olaylar bekleyenler umduğunu bulamayabilirler. Ancak; ABD'nin güçlü devlet algısında, itibarında ciddi düşüş olacaktır. Son olarak Trump'ın G-7 ülkeleri ile yüzyüze görüşme daveti, muhataplarınca reddedildi. Eskiden olsa bu olabilecek bir şey miydi? ABD'nin bu algı negatifliğinde, son dönemde artan şekilde görülen iç kuvvet dengeleri arasındaki ciddi ahenk bozukluğunun hatta çatışmasının da etkisi büyük. Afganistan, Suriye, Orta Doğu ve daha nice konuda ABD yönetimi ile Derin Amerika denilen Pentagon arasındaki görüş farkı ve çelişki; bunun en güzel ispatıdır. Bütün bunları alt alta koyduğumuzda; son yaşananların bir polisin siyahi bir vatandaşı öldürmesiyle ortaya çıkmış olaylar olduğunu söylemek; fazla yüzeysel kalır dememizdeki gerekçeyi de ortaya koyuyor.
Dünya ticaretinin yüzde 25'ini yöneten, 10 Nobel ödülünün 8'ini alan, uzaya insanlı roket fırlatan ABD; teknolojik ve mali güç açısından son derece güçlü olabilir. Ancak; son olayda bir kez daha görüldü ki; insan dokusu, sosyal dokusu, sosyolojik dokusu sağlam değil. Bu yüzden de özellikle kriz zamanlarında işi çok ama çok zor. Ben konuyu kendi ülkeme bağlayıp bir kez daha böylesine güçlü bir devlet, böyle sağlam bir millet ve yönetime sahip olduğumuz için bir kez daha şükredelim diyorum...