Yunan Ordusu Polatlı'ya kadar sokulmuş, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) oturum halindeyken ateşli müzakerelerin arasına, top sesleri sinirleri tahrip eden şekilde duyuluyordu. Milli Mücadele'nin başarıya ulaşması için üyeler TBMM'nin Kayseri'ye taşınmasını istiyorlardı.
İşte tam o sırada Tunceli Mebusu Diyap Ağa kürsüye fırladı: "Biz buraya Kayseri'ye gitmek için mi geldik?" Bu mebusun ölmeyi göze alan tutumu karşısında diğer mebuslar da nihai kararını vermişti: "Meclis, Ankara'da kalacaktı." Tıpkı 15 Temmuz 2016 gecesinde top-tüfek ve tankların hedefindeki TBMM'yi açan ve sabaha kadar bombalar altında milletin emaneti olan o yüce çatı altında kalan vekillerimiz gibi...
Yunan toplarının seslerini duyacak kadar tehdit altında alan TBMM, Türk'ün ateşle imtihanını verdi. Önce şanlı bir Kurtuluş Savaşı'nı başından sonuna kadar yönetti. Ardından bir yeni devlet kurdu. Rejimi Cumhuriyet olan bir devlet. "Egemenliğin kayıtsız şartsız millette" olduğu yeni bir çağdaş düzen. Ve aynı TBMM, Atatürk gibi bir dahiyi bütün dünyanın önünde görünür kıldı. Bugün bizler özgür bir ülkede yaşıyoruz. Cumhuriyet rejiminin bize sunduğu çağdaş toplum yapısının bütün nimetlerini sonuna kadar kullanıyoruz. Laikliğin bize sağladığı korunaklı bir yaşam tarzını yaşıyoruz. Kadın hakları bakımından daha bilinçli bir toplumuz. Bütün bu kazanımlarımızın bir başlangıç noktası var.
Büyük Atatürk 23 Nisan'ı sadece Türk çocuklarının değil, dünyanın tüm çocuklarının bayramı yaparak, çocuklara verdiği değeri de bir kez daha ispatlamıştır. Ancak 23 Nisan her şeyden önce "ulusal egemenlik bayramı"dır. Bir milletin kendi kaderini kendisinin belirlemeye başladığı bir yeni dönemin sembolüdür. Ulusal egemenlik fikri, Atatürk'ün dilinden "hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir" sözünde ifadesini bulmuştur. 23 Nisan 1920'de kurtulan ve isminin başına Türkiye sözcüğünü de ekleyen TBMM, sahip olduğumuz Cumhuriyet rejiminin ve bu rejimin ayrılmaz parçası demokrasimizin, güçlü ordumuzun, özgürlüğümüzün kaynağıdır. Tam 100 yıl oldu Türk'ün "ulusal egemenlik" çağı başlayalı. 100 yıl önce savaştan geride kalan bir nüfusa, sıfır ekonomiye sahiptik. Bugün dünyanın ilk 16 büyük ekonomisinden biri modern Türkiye Cumhuriyeti. Dünyanın en büyük ilk 5 ordusundan olan Türk ordusu göğsümüzü kabartıyor. 1920'de Türkiye'nin toplam üç tane iktisatçısı olduğu söylenir. Bugün ise yetişmiş insan kaynakları göz kamaştırıcıdır.
Kendi uçağını üretecek hale gelen bilim insanımız, bütün dünyaya örnek artık. İyi üniversiteleri, iyi hastaneleri, dünyanın her tarafına mal satan fabrikaları var Türkiye'nin. Bugün sahip olduklarımızla övünüyoruz.
Ama bugün sahip olduğumuz değerlerin hiçbirini kolay kazanmadığımızı bilelim. Büyük bedeller ödedik, biz o nedenle sahip olduğumuz değerlerimizin kıymetini bilelim cumhuriyetimizin değerini bilelim. Ulusal birliğin değerini her zamankinden daha çok bilelim. Son 18 yıldır, Büyük Atatürk'ün açtığı yolda tekrar Türk'ün gücünü bütün dünyaya ispatlayan liderdir Tayyip Erdoğan. Sonsuza kadar Ne Mutlu Türküm diyeceğiz...