Pazartesi günkü yazımda, dünyayı saran koronavirüs salgını sonrasında dünyayı ve Türkiye'yi nasıl bir düzen bekliyor konusunu, tarihsel bir perspektifi de hatırlatarak örneklerle açıklamıştım. Bugün de; bundan sonrasına yönelik beklentileri irdeleyeceğiz. Modern toplumun en önemli özelliği akışkan olmasıdır. Ama; pandemi dolayısıyla izole yaşam zorunlu olunca insanlar evlerine çekildi. Belirsizlik sebebiyle belli ölçüde karamsarlık da var doğal olarak. Ama; karamsarlık inançlarımıza da aykırı ve psikolojik olarak sürekli taşınabilir bir ruh hali değil. Pandemi sonrasına yönelik en iyimser beklenti, dayanışma ve yardımlaşma duygularının küreselleşmesi.
Olur mu peki? Bunu elbette zaman gösterecektir. Milli devletlerin güçlenmesi, çok kutupluluğun öne çıkması, ben yerine bizi tercih eden toplumların/milletlerin geleceğin rotasını belirlemesi muhtemel, hatta mümkündür. Türk milleti de bu konuda mukayeseli bir üstünlüğe fazlasıyla sahip. Salgının başından bu yana tercih edilen sloganlarımız bile bunu ispata yeter; "Ben Yok, Biz Varız", "Biz Bize Yeteriz", "Hep Birlikte Türkiye'yiz", "Birlikte Başaracağız" ifadeleri milli vicdandaki bizi ortaya çıkardı.
Dünya örneklerine gelirsek; salgın ile ekonomik ilişkiler arasındaki bağlantının seyrinin hayli düşündürücü olduğu bir gerçek. Süper güç dediğimiz ülkeler, salgın karşısında çaresiz ve bitik bir duruma geldiler. Fakat Türkiye; zamanında ve yerinde aldığı tedbir ve kararlarla her senaryoya hazır olduğunu ispatladı. 30'a yakın ülkeye tıbbi yardım yaparak yumuşak gücünü ve sağlık diplomasisini sahaya sürdü. Bakınız; İngiltere'de çöp torbası giyerek korunmaya çalışan sağlık çalışanları var. Fransa'da morglar doldu taştı! Avrupa'da huzurevlerinde ölüler toplanıyor. Parası olmayanlara beton yataklar, sokak araları reva görüldü. Sebze halleri morga çevrildi. ABD'de sağlık sistemi çöktü çöküyor. Ama Türkiye, hiçbir hastasını ve insanını sokakta bırakmadığı gibi tamamen ücretsiz en iyi tıbbi ve fiziki koşullarda tedavilerini yaptırıyor, evde oturan vatandaşına geçimi için para dağıtıyor, evlerine kadar alışverişini yapacak Vefa Destek Grup sistemini kuruyor. Kararlar hızla alınıyor, müdahale anında yapılıyor. Avrupa lime lime dağılıp, Türkiye'ye gıpta ile bakılırken CHP yine bildiğiniz gibi, o ayrı bir mesele. Ama şaşırıyor muyuz? Tabii ki hayır! Belirsizlik içinde korku ve kaygı normaldir. Ancak; Türkiye'nin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin belki de en başarılı yönetim sınavı pandemi döneminde oldu ve devlete duyulan güven, korkuyu dağıtmıştır.
Gelelim Covid-19 sonrasında neler olacak sorusuna. Salgın sonrası dünya siyasetinin çatışma ve kutuplaşma eğiliminin köklü değişime uğrayacağı kanaatinde değilim. Ama; makul ve hazmedilecek sınırlara çekilebileceğini düşünüyorum. Bireyselliğin ve güvensizliğin dalga dalga yayılacağı ve demokrasinin gerileyeceği iddialarına aldırış edilmemeli.
Sözün özü; dünya, salgından sonra başkalaşacak. AB, bütün cazibesini yitirdi. ABD Başkanı ile Dünya Sağlık Örgütü arasındaki ceset torbası polemiği bile, küresel gücün düştüğü durumu açıkça gözler önüne serdi. Ülkeler arasında güç paylaşımının yaşanacağı, Batı'nın irtifa kaybedeceği çok açık. Tükiye'nin ise; bölgesinde ve küresel ölçekte bir kutup yıldızı gibi yeni dünyaya yön vereceklerin başında geleceğini düşünüyorum. Başkan Erdoğan, işte buna hazırlanıyor. Devlet Bahçeli de bu hedefe hem ortak hem destek oluyor. Dünya artık yeni süper gücünü selamlayacak. 2023-2071 hedeflerine ulaşmak her zamankinden daha yakın. Bunu da birlikte başaracağız...