"Durmak yok yola devam" sloganı sadece dilinde değil Başkan Erdoğan'ın. Siyaset yaparken de, devleti yönetirken de ne durduğu var ne de dinlendiği. Bir hedef koydu çünkü; 2023 hedefi, 2071 hedefi. Sadece büyük değil, bölgesinde lider, dünyanın en gelişmiş devletler liginde yerini almış bir Türkiye için... Türk tarihi ve Türkiye tarihinin yeniden yazılışının en kritik dönüm noktalarına Başkan Erdoğan'ın bazı seyahatlerini izleyen bir gazeteci olarak tanık oluyorum ve sizlere bunu aktarmaya çalışıyorum. Kendi adıma naçizane biraz da gurur meselesi olarak bir saptamada bulunmak istiyorum. Hafta başında önce İsviçre'de BM Küresel Mülteci Forumu ve hemen ardından Malezya'da Kuala Lumpur Zirvesi'nde temaslarını izlediğimiz Başkan Erdoğan, yine Türkiye'nin haklılığını ortaya koyarak büyük ülke olmanın gereğini layıkıyla yerine getirdi.
Cenevre'de mülteciler üst başlığında Suriyeli mültecilerin ağırlıklı olarak ele alındığı forumda, Türkiye'nin ve dolayısıyla Başkan Erdoğan'ın konumu çok farklıydı. Türkiye'den kat be kat zengin ülkelerin Suriye'de yaşanan insanlık dramını görmezden gelmesine karşılık Türkiye'nin 4 milyona yakın mülteciye dil, din, ırk ve etnik köken ayrımı yapmaksızın sahip çıkmasının, bir yerde "Dünyanın ve insanlığın vicdanı" olması anlamına geldiği bir kez daha ortaya çıktı. Bunu her fırsatta ve tüm uluslararası platformda dile getiren ve insanlığın vicdanına seslenen Erdoğan'ın, bu sorunun küresel işbirliği ve dayanışma ile ancak aşılabileceği mesajını vermesi de önemli.
Forumun gerçekleştiği BM binasında "Hayat Devam Ediyor, Sanat Devam Ediyor" temalı Türkiye'de yaşayan Suriyeli sanatçıların yaptıkları resim ve fotoğraflardan oluşan muhteşem serginin, 17 Aralık'taki barış ve sevgi mesajlı Şeb-i Arus'a denk gelmesi ve Mevlana'nın "Ne olursan ol yine gel" çağrısı ile karşılık bulması da Başkan Erdoğan'ı ayrıca duygulandırdı.
40 saatten daha az süre bulunduğumuz Cenevre'den sonraki durağımız Kuala Lumpur'a ulaşmak için 12 saati havada geçirdik. Yorucu yolculuk kadar yüksek nem oranı ve 33 derece sıcaklığa rağmen Başkan Erdoğan'ın Malezya'ya ayak basar basmaz başlayan programında bu sefer muhatapları Müslüman ülkelerdi. Malezya, İran ve Katar ile dörtlü ve ayrıca ikili yaptığı toplantılarda, İslam ülkelerinin bulunduğu noktadan çok daha iyi bir konumu hak ettiği ve aralarındaki işbirliğini artırmanın önemini net biçimde dile getirdi. Başta söylediğim gibi, bölgesinde büyük bir aktör ve güç odağı olan Türkiye, öncülük ettiği yeni işbirlikleri ile bu iddiasını ve çıtayı her seferinde biraz daha yükseltiyor. Nitekim, İslam ülkeleri arasında yeni bir güç birliği modelinin ilk temeli olarak değerlendirilebilecek Kuala Lumpur Zirvesi, belirlenen hedefler doğrultusunda devam edecek. Artık çok kutuplu dünyada Türkiye de çoklu iş birliklerinde oynadığı liderlikle güç dengelerini kendi lehine çevirmek üzere oyun kuruyor. Hem Doğu hem Batı ile kurduğu ekonomik, siyasi ve güvenlik iş birliklerine sahada ve masadaki başarılarından aldığı güçle yenilerini ekliyor. İslam ülkeleri arasındaki bu yeni açılımın ardından bir de 300 milyonluk nüfusa karşılık gelen Türk Birliği'nin oluşturulmasına yönelik somut adımlar da bundan sonraki hedef. Görün bakın, ondan sonra kim tutar Büyük Türkiye'yi...