Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ŞEBNEM BURSALI

23 Haziran diyor ki...

Bir demokrasi sınavı daha geride kaldı ve Türkiye, bu sınavı da pekiyi ile tamamladı.
31 Mart ve ardından 23 Haziran seçimleri süreci yerel seçim özelliğinden ziyade nispeten gergin bir havada geçti. Dönem dönem adaylar, dönem dönem de destekçileri bu gerginlikten nasibini aldılar. Seçimlerin yenilenme kararından tutun da kampanyalardaki eksikler, hatalar ve karşılıklı suçlamaları hesaba kattığımızda; seçmen farklı bir tutum da alabilirdi. Sandığa ve demokrasiye inancında kırılma olabilir ve boykot kararı alabilirdi. Ama; dünkü seçime baktığımızda hem katılım oranı hem partilerin kendi seçmenlerini sandığa gitme konusundaki ikna çabaları da, bu süreçte gösterdikleri tüm konfor sunumları da örnektir. Sonuç itibarıyla her iki tarafın seçmeni sandığa, seçime ve dolayısıyla demokrasiye daha çok sahip çıkmıştır ki; bize göre en önemli sonuçlardan biri budur.
Dünkü seçim ile birlikte anlaşıldı ki; bundan sonra yerel seçimler de genel seçim havasında geçecektir. Bunun en belirgin özelliği ve göstergesi de; yerel seçimlerde de tıpkı genel seçimlerde olduğu gibi ittifakların; çok önemli olduğu ortaya çıkmıştır.
Yine 23 Haziran seçim sonuçlarını analiz ederken; demokrasi vurgusuna devam edeceğiz.
31 Mart seçimlerinde ciddi usulsüzlük olduğu, bizzat yetkili bütün kurullarca tespit edilmiş, ispatlanmış ve zaten bu sebeple yenileme kararı alınmıştır. Buna rağmen; Millet İttifakı cephesi "mağdur olma" gerekçesini çok iyi işlemiş ve bu durum seçmen üzerinde ikna edici bir sonuç ortaya çıkarmıştır. Bu noktada, bu cepheye neden böyle bir argümanı sahiplendiniz ve doğru olmadığı halde bu gerekçeyi en güçlü propaganda konusu yaptınız diye suçlamak nafiledir.
Seçmen neden böyle bir tercih yaptı diye kusur aramak da yanlıştır. Demek ki; daha güçlü argümanlarla seçmene anlatma yolu tercih edilmeliydi.
Ne olursa olsun seçmen kararını bu yönde verdi ve demokrasinin işleyişinden kaynaklı sorunun, yine demokratik mekanizmayla çözülebileceği son derece olgun bir tavırla gösterildi.
Burada iki adayla ilgili ortak bir tespit yapmadan geçmemek lazım. Yayın yasaklarının kalkmasıyla birlikte ilk dakikalarda kameraların karşısına geçip büyük bir olgunlukla kazanan adayı tebrik ettiğini söyleyen Binali Yıldırım da, seçim kampanyası sürecinde kamplaştırma yolunu tercih eden ama sonuçlar açıklandıktan sonra yaptığı açıklamanın sonunda "bu bir zafer değildir" cümlesiyle kendisine oy vermeyen İstanbullulara da mesaj veren Ekrem İmamoğlu da doğru yapmıştır.
Şimdi duygusallığı, kazandı-kaybetti tartışmalarını geride bırakıp herkes önüne bakmalı.
İstanbul'un yeni Başkanı, Belediye Meclisi'nde azınlıkta olduğu için demokrasi sınavını ilk olarak burada verecek. AK Parti de muhakkak bu seçim sonuçlarını değerlendirirken her zamanki gibi rasyonel davranacak ve hem parti hem genel siyasete bunu yansıtacaktır. MHP ile birlikte kurulan Cumhur İttifakı çok güzel bir sınav vermiştir ve Cumhur İttifakı'nın birliği ve varlığı dünden daha önem kazanmıştır. Çünkü;
Türkiye bugünden itibaren; kendisi ve bölgesindeki ateş çemberi içinde artık seçimleri tamamen gündeminden çıkarıp 2023'e kadar hem kendisine ateşten gömlek giydirmek isteyenlere gücünü göstermeli hem de bütün enerjisini Büyük Türkiye idealine harcamalıdır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA