Bugünü de sayarsak tam 34 gün kaldı İstanbul seçimlerine.
Partiler, stratejilerini güncelledi, değişiklikler yaptı ve yol haritasını büyük oranda çizdi, uygulamaya koydu, koymaya devam ediyor. Kervan yolda düzülür misali, eklemeler- çıkartmalar da yapılacak elbette.
Çünkü; seçim yenileme kararı alındığında hemen yapılmayan anket çalışmaları, ilerleyen zamanda yapıldı, yapılıyor. Çıkan sonuçlar, seçmenin nabzı, beklentileri ile ilgili elde edilen veriler, hem bilimsel hem sahadaki çalışmalara ışık tutacak. CHP'nin ana temasının "mağduriyet" üzerine olduğu görülüyor. Ama bu arada CHP'nin adayının ilginç bir strateji izlediği de ortada. Resmi ve hukuki olarak İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olmadığı halde; bu sıfat ile imzalar atmaya devam etmesini mi anlatalım.
Cumhurbaşkanı ve Meclis Başkanlarının bir devlet geleneği olan, göreve seçildikten sonraki ilk yurt dışı seyahatlerinin KKTC'ye olmasını taklit etmesini mi anlatalım (ki;
İmamoğlu daha Büyükşehir Belediye Başkanı değil, ama velev ki olsa bile sadece Cumhurbaşkanı ve Meclis Başkanı'nın devlet geleneği olan bu ziyareti gerçekleştirmesinin altında, gelecekteki siyasi hedefi için bir gönderme yaptığı anlaşılıyor!) CHP kulislerinden duyumlarımıza göre, bu seçim sürecinde her nedense Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte görüntü vermemek yönündeki stratejiyi mi anlatalım. Son gelen bilgilere göre, 31 Mart seçimlerinde aktif rol oynayan İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'nun, bu seçimlerde sahada çok görülmemesi kararı alındığı yönündeki stratejiyi mi anlatalım.
(Burada bir parantez açıp eklemekte fayda var. Kaftancıoğlu, 31 Mart seçimleri öncesinde HDP ile ittifakta bağlayıcı güç olarak kullanıldı ve etkili de oldu. Ama bu seçimlerde artık HDP'nin ittifakın doğal üyesi olarak yer almasında bir sıkıntı görülmediğinden, inançlı kesimin tepkisini çekmemek adına bir miktar geri plana itilmesi yönünde Genel Merkez'in tercih yaptığı konuşuluyor.) Seçim sürecinde İstanbul'a "mitili atmakta" kararlı olan MHP lideri Devlet Bahçeli, kurmaylarını seferber etti ve Türkiye genelindeki tüm parti teşkilatlarının İstanbul seçimi için çalışmaları talimatını verdi. Partileri tek tek irdelerken bu seçimin galibinin, öncelikle oylarına sahip çıkan, sandıklara sahip çıkan ve seçmenini sandığa götürmeye en çok ikna edenin sonuç alacağı bir seçim olacağını da kayıtlara geçirmekte fayda var. Bu seçimde de, kim kazanırsa kazansın; başa baş bitecek bir seçim olacağı kesin. O sebeple; 1 oyun bile çok önemli olduğu-olacağı gerçeğinden hareketle tüm motivasyon, seçmeni sandığa götürmek olmalı.
