Bu ülkede "çözüm sürecini" anıştıran her şeye karşı çıkanların içinde bile Kürt kimliğini inkâr eden artık kalmadı.
Yakın zaman öncesine kadar öyle miydi ya!..
Bir arkadaş, Kürtlerin varlığını zinhar kabul etmeyen biriyle askerde nasıl tartıştıklarını anlatmıştı:
"- Kürt diye bir şey yoktur!.."
"- Nasıl yok lan?.."
"- Karda yürürken çıkardıkları 'kart-kurt' sesinden zamanla kendilerine Kürt denilmiştir. Aslında dağ Araplarıdır onlar. Gerçekte Kürt yoktur."
"- Oğlum sen hayatında hiç Kürt görmedin mi?"
"- Gördüm!.."
"- O gördüklerin Kürt işte... Ne diye Kürt yoktur diyorsun?"
***
Bir de Kürt kimliğini kabul eden ama havsalasına bir türlü oturtamayanlar var. Zarfı kabullenip mazrufu fehmetmekte zorluk çekenler yani.***
AK Parti milletvekili sevgili Hulki Cevizoğlu vaktiyle ne AK Partiliydi ne de muhalif. Siyasete mesafeli kendi hâlinde yurtsever bir Atatürkçüydü sadece. İşte o dönemde yaptığı "Ceviz Kabuğu" programlarının birinde "dinler" tartışılıyordu. Programına aldığı konuklar da aklımda kaldığı kadarıyla ilahiyatçı Müslümanlardı. Stüdyonun dışından canlı telefon bağlantısıyla katılan konukların arasında da seçilen konu gereği bir papaz vardı.
Laf lafı açtı; Cevizoğlu hayret içinde ama son derece de içtenlikle papaza sordu: "Siz Hazreti Muhammed'i peygamber kabul etmiyor musunuz?"
Papaz hiç beklemediği bu soru karşısında abandone oldu. Papaz kem küm etti, geveledi, Cevizoğlu'nun stüdyodaki konukları "Onlar zaten Hıristiyan oldukları için..." gibi ifadelerle araya girmek istediler, fakat Cevizoğlu, "Bir saniye..." diyerek onları susturdu. Daha kararlı bir şekilde papaza sordu: "Biz Hazreti İsa'yı peygamber olarak kabul ediyoruz, siz Hazreti Muhammed'i kabul etmiyor musunuz?"
Papaz naçar "Hayır" deyince de sinirlendi ve öfkeli şekilde yayın yönetmenine seslendi: "Alın şunu yayından, alın alın..."
Papaz yayından alındı. Cevizoğlu büyük bir taaccüple söylenmeye başladı: "Adama bak yahu! Biz onun peygamberini kabul ediyoruz, o bizim peygamberimizi kabul etmiyor!.."
Mealen aktarmaya çalıştığım mezkûr programdaki Cevizoğlu'nun masuniyetini hiç unutmam. Ki o dönemde "dinler arası diyalog" gırla gidiyor, iman etmek için "Muhammeden Resulullah" demenin şart olmadığı vazediliyordu.
Fetullah Gülen işi daha da ilerletiyor, "Haçlının ülkenizi işgal etmesi çok tehlikeli değildir; çünkü sizinle onlar arasında kırmızı çizgiler vardır. Bir kere onlar sizin kadınınıza, kızınıza ilişmezler. Mabedinize ilişmezler; ilişmemiş Haçlılar..." diyordu.
Halbuki örnekler bunun tam tersiydi. Mesela, Bizans İmparatoru I. Aleksios Komnenos'un kızı Anna Komnena, Haçlıların vahşetini anlatırken, rastladıkları Müslüman çocukları öldürüp yediklerini dile getirmişti. Keşiş Pierre de (Peter the Hermit) açlıktan şikâyet eden haçlılara, "Açlığınızın sebebi korkaklığınızdır. Türk cesetlerini toplayın! Tuzlayarak pişirilirse daha lezzetli olur!.." demişti. (Haçlılar da keşişlerinin dediğini yaptılar.)
Soykırımcı Netanyahu'nun siyonistleri, Haçlılardan farklı olarak Gazzeli çocukları yemiyor, organlarını çalıyorlar.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz
Salih Tuna | Yemiyor, çalıyorlar!