Bunların kavline göre dünya sisteminin açtığı yolda, kurduğu ülküde, gösterdiği amaçta hiç durmadan yürüyeceksin.
Hülasa, tastamam rotaya gireceksin.
Yoksa ekonomi zinhar rayına girmez.
Ne ki, "Mehmet Şimşek'e yardımcı olmalıyız" çağrıları yapan pop ekonomistleri (Ö.D.) geçen gün, "Büyük işsizlik geliyor..." yaygarasına başladı.
"E hani rasyonel zemine dönüldüğü için her şey tıkırında gidecekti..." derseniz, şappadak "enkaz" bahanesine sarılacaktır. (Pardon, sarıldı bile.)
Tamam, rasyonel zemine dönüş yolunda hemencecik refaha ulaşamamanın gerekçesi olarak "enkaz" retoriğinin belirli bir mantığı olabilir.
Fakat...
"Büyük bir işsizlik geliyor" yaygarasının, methedilen zeminde "sıkıntı" olduğunu göstermenin dışında herhangi bir mantığı yoktur.
***
Bir de şu var: Sadece ekonomiyle de "rasyonel zemine" dönülemiyormuş...
Babacan bundan sebep "Hükümet, Nobel ödüllü 10 iktisatçıyı ekonominin başına koysun ekonomiyi düzeltemez..." demişti ya!
Bir önceki naçizane yazımda dercetmiştim: Bunlara soracak olursanız ekonominin düzelmesi için
LGBT'den hukukun üstünlüğüne,
Kıbrıs'tan demokrasiye, Kürt sorunundan
İstanbul Sözleşmesi'ne kadar bir yığın konuyu "rasyonel zemine" oturtmak icap ediyor.
Gerçi hepsinden maada şimdilik sadece
Ukrayna-Rusya savaşında "rasyonel bir zeminde" hareket etseydik, "Büyük işsizlik geliyor" diyen çıkmazdı.
Tam aksine, Babacan'ın 2003'te
Irak'a ilk ABD bombası düştüğünde hesaba geçmesini beklediği 8.5 milyarın
kim bilir kaç misli hesabımıza geçerdi.
Haliyle işsizlik falan da kalmazdı...
Gerçi
Çin'de de işsizlik yok. Dahası, bizdeki ortodoks ekonomistler gibi allameleri de yok.
Malumunuz, ortodoks ekonomistlerimizin ezberlerine göre demokrasi bakımından sorunlu ülkelerde ekonomi asla yolunda gitmez.
Lakin, demokrasi, hukukun üstünlüğü gibi konularda asla geçer not vermeyecekleri
Çin'de faizler habire düştüğü halde enflasyon sıfırı buldu, onu ne yapacaklar!
"Şerefsiz Çin, rasyonel zeminimizle oynama!" mı diyecekler?
***
Ortodoks zihniyetli ekonomistlere "bağımsızlıktan" da söz edemezsiniz.
Anında maval okurlar:
"Küresel dünyada bağımsızlık diye bir şey yok" diye başlar, "Ülkeler arasında karşılıklı bağımlılık geçerlidir" diye bitirirler.
Halbuki, "karşılıklı bağımlılık" pratikte koca bir yalandır.
Küresel dünya sisteminde cari olan, güçsüzün güçlüye (tek taraflı) bağlılığından ibarettir.
Lafın düzünü edelim:
Küresel dünya sisteminin patronuna biat etmeyen her ülke nihayetinde "rasyonel zeminin dışına çıkmış" muamelesi görür.