"Herkesin FETÖ'cü bildiği Cevheri Güven adlı bir algı operatörü var. Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yakın Star gazetesinin vaktiyle Ankara temsilciliğini yapan iş bu Cevheri Güven'le AKP hiçbir zaman irtibatı kopartmadı. Türkiye'deki görevi bitince, Erdoğan'ın direktifiyle (N. Y) adlı bir iş adamı ve Şenkal Atasagun'la irtibatlı bir MİT elemanı refakatinde yurtdışına çıkartıldı. Gizli görevi, Erdoğan nefreti üzerinden CHP'yi yönlendirmekti. Bu görev için Erdoğan'ın direktifiyle Cevheri Güven'e tam 135 milyon dolar kaynak aktarıldı. Essen'deki kamera kayıtları incelendiğinde, Erdoğan'ın sağ koluyla kaç kez görüştüğü rahatlıkla saptanabilir... Şimdi sıkı durun, son derece gizli bir bilgiyi sizinle paylaşacağım: Almanya gizli istihbarat teşkilatları (BND) elemanı Rainer Werner Fassbinder 16. 05. 2022 ve 21. 04. 2022 tarihlerinde bizzat Erdoğan'la görüştü ve istedikleri zaman Cevheri Güven'i deport edeceklerini bildirdi. Fakat Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'O bizim karşı taraftaki adamımız..." diyerek bu teklifi reddetti..."

Yukarda okuduğunuz her şey kurgudan ibaret.

Kanıtım mı? Ne kanıtı, bir çırpıda ben uydurdum. Zaten Rainer Werner Fassbinder de BND elamanı değil, 1982'de hayatını kaybeden ünlü Alman yönetmeni.

"O bizim karşı taraftaki adamımız" ifadesini de FETÖ'cü firari Hakan Şükür'ün Muharrem İnce'ye attığı iftiradan aynen alıntıladım.

Maksadım mı?..Cevheri Güven tarzı yalan üretmenin hiç de zor olmadığını göstermekti.

Şöyle ki:

Herhangi bir konuda 3-5 gerçek isim ortaya attıktan sonra gerçeklik algısı için yer ve zaman belirterek kurguya başlarsın. Kanıt için de "Bunlar HTS kayıtlarından veya kameralardan rahatlıkla kontrol edilebilir" dersin. Nasılsa kimsecikler kontrol etmeyeceklerdir. Hoş etseler de iki açıdan hedefine ulaştın demektir. Birincisi, tartışmayı istediğin alana çekmiş oldun; ikincisi de iddiaların yalanlanması bile sana yeni bir kurgu üretmek için kallavi bir kapı açılmış demektir...

Değil mi ki "Erdoğan nefretiyle" CHP sosyolojisini zehirlemiş vaziyette, istediğin kurguyu rahatlıkla yutturabilirsin.

Cevheri Güven adlı şahıs son günlerde el yükseltti. CHP'lileri yönlendirmek veya manipüle etmek konusunda rakip gördüğü CHP Milletvekili Tuncay Özkan ve ODA TV'nin sahibi Soner Yalçın'a operasyon çekmeye başladı. Soner'in AK Parti'ye çalıştığını, Tuncay'ın da Erdoğan'dan 95 milyon dolar alarak CHP içinde "Truva atı" görevi ifa ettiğini dile getirdi. Bu da anında sosyal medyada karşılık buldu. "Tuncay Özkan defolsun!.." diyenlerden "Kripto akapeli Soner!.." diyenlere kadar gırla gitti.

Malumunuz, yıllar yılı yerleştirmeye çalıştıkları "Erdoğan nefreti" üzerinden CHP'lilerin aklını alıyorlar.

Gördüğünüz gibi bu nefret üzerinden sırayı Tuncay ve Soner'e vurmaya kadar ilerlettiler.

İbretlik hadisedir: Erdoğan nefreti üzerinden operasyona maruz kalan Tuncay ve Soner söz konusu nefrete az taş taşımadılar.

Oluşturdukları mahut nefret, FETÖ ve PKK'ya adamakıllı karşı çıkanları da gündüz gözüyle vurmaya başladı.

O kadar ki, bu terör örgütlerine bir çift laf etmenin meşruiyeti için ilk önce bir kamyon lafla Erdoğan'a saldırmak gerekiyor.

Yine de Nihat Genç dostumuz gibi bunların şerrinden emin olamazsın. Günün sonunda adın ya "deliye" ya da "gizli Erdoğancıya" çıkar.

Hele ki küresel emperyalizme karşıysan hiç kaçarın yok demektir.

Bunların nafile dünyasında, gerçekleri kabul etmek bile büyük bir risktir. Seçim geçesi İsmail Küçükkaya arkadaşımıza, sırf hayal kırıklığını dile getirdi diye, "Sen baştan beri Erdoğan'ın adamısın.." diyenler oldu.

Bu arada, Tuncay ve Soner de CHP'yi kontrol etmek için galiba (hadi trolleri demeyeyim) muhiplere üzerinden kapışıyorlar.

Anladığım kadarıyla Tuncay Özkan Kılıçdaroğlu'nu, Soner Yalçın da İmamoğlu'nu destekliyor.

Soner Yalçın bu İmamoğlu'nda ne buldu bilemiyorum.

Kılıçdaroğlu'na oy toplamak için Karadeniz'de meydanlarda ceketini çıkarıp esti gürledi, kostaklandı da ne oldu? Samsun, Ordu, Giresun ve Rize'de ağır hezimete uğradı. Kendi memleketi Trabzon'da bile Erdoğan yüzde 65, Kılıçdaroğlu yüzde 28 oy aldı.