Bu köşenin müdavimleri bilirler, kimi zaman yazımı CHP'li dostlarıma ayırıyor, onlarla hasbihal ediyorum.
Zira hatırı sayılır sayıda CHP'li okurum var. Akrabalarımın da ekserisi CHP'li.
Birçoğuyla mümkün olsa kahvaltı bile yapmak isterim, o derece severim.
Benim kahvaltı isteğim hasbi tabii. Akşener'in Demirtaş'la kahvaltı muhabbetine benzemez.
Demirtaş'ın vaktiyle (Eylül 2020'de) yaptığı sabah kahvaltısı talebini memnuniyetle kabul etmişti. Geçen gün de "Kürtler üzerine alınır" diye kabul ettiğini söyledi.
İlahi Akşener, Kürtler neden alınsın?
Her şeyden evvel Kürt halkını, "PKK'nın siyasi ayağına" indirgemek nasıl bir bilinç kaymasıdır?
Kürtler, Demirtaş'ın vaktiyle eşbaşkanlığı yaptığı partiden mi ibaret? AK Parti'yi destekleyen Kürtler ne olacak peki? Onlar "cahş" mı yoksa?
Bir defasında, sırf PKK'yı eleştirdiği için değerli Kürt aydını Orhan Miroğlu'nu bugün CHP İttifakı'nı destekleyen Çandargiller cahş (hain) ilan etmişlerdi.
Onların nezdinde PKK'ya karşı çıkan Kürtler haindi.
O kadar tozutmuşlardı ki, PKK'ya "TC size ne verdi de silah bırakıyorsunuz, sakın silah bırakmayın..." demişlerdi. Biraz daha kaptırsalardı, "çözüm süreci" sonucunda silah bırakmanın eşiğine gelen PKK'yı "cahş" ilan edeceklerdi.
Bu kafa CHP ittifakını destekliyor şimdi.
Değerli insan Akşener, Demirtaş'la kahvaltıdan evvel bu kafayla aynı mevzide buluşmasını izah etmeli.
Hazır laf Akşener'e gelmişken... Geçen gün reklamın bittiğinin farkına varmayıp programın sunucusu Ece Üner'e "Gözlerin kendinin mi?" diye sorunca Merdan'ın kanalı Twitter üzerinden mal bulmuş mağribi gibi şappadak üzerine atladı.
Yahu arkadaş, Akşener masadan kalkınca demediğinizi bırakmamıştınız ama masaya oturdu artık. Kininiz, nefretiniz neden bitmek bilmiyor?
Meğer dertleri tamamen duygusalmış. Bizzat kendileri kanallarında itiraf ettiler.
Akşener bunlara reklam vermiyormuş.
Bunların Merdan'ı, Muharrem İnce'nin CHP'den para aldıklarına dair iddiasına cevap verirken "Merdi Kıpti şecaat arz ederken sirkatin söyler" misali reklam, tanıtım ve programlarını yayınladıkları CHP'den para aldıklarını, buna mukabil Cumhur İttifakı'nın reklamlarını kabul etmediklerini itiraf etti. E hani böyle şeyleri "yandaş" dediğiniz medya yapar, CHP İttifakı'nın reklamını kabul etmezlerdi. Siz ne yapıyorsunuz peki?
O değil de, bu adamlar, bu PKK seviciler kimi yurtsever Atatürkçüleri yönlendiriyorlar ya o koyuyor adama.
Bütün melanetlerini de CHP şemsiyesi altında gerçekleştiriyorlar.
Bunların "ulusolcu" bir aydınının geçen gün bir videosuna denk geldim, şaştım kaldım. "Amerika Erdoğan'ı devirecekmiş, devirsin tabii. İktidarı değiştirmelerine ben neden karşı çıkayım, memnuniyet duyarım..." diyordu.
Biz de belki uyanırlar diye küresel emperyalizmin, AK Parti'yi devirmek için muhalefeti desteklediğini kanıtlamaya çalışıyoruz.
Bunun için İmam-ı Şafi'nin "Düşman okunu takip edin, o sizi hak ehline götürür" sözünü naklediyoruz. Dönüyoruz, Che Guevara'nın "Düşmanın seni seviyorsa sende bir puştluk var demektir" sözünü hatırlatıyoruz.
Beyhude uğraşmışız.
Oysa, Necip Fazıl aklımızdan çıkarmamamız gerekeni yıllar öncesinden hülasa etmişti: "CHP parti değil, Türk'e dinini, dilini ve özünü kaybettirmeye memur bir katliam müessesesidir..."
Şayet böyle olmasaydı, PKK'dan FETÖ'ye kadar tüm taşeronlarıyla birlikte müstevliler bu müesseseyi bu denli desteklerler miydi?
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz