Bir gülüşüne ölürüz diyorlardı. Dünyanın en güzel gülen adamıydı onlara göre.
O kadar ki pop yıldızlarından "istek parçası" ister gibi canlı yayınlarda "gülmesini" rica ediyorlardı.
Miting alanlarında yaptığı konuşmalarla öyle coşuyorlardı ki bir kendilerine jilet atmadıkları kalıyordu.
Adamcağızın tek suçu...
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Erdoğan'a mağlup olmak ve "Adam kazandı" diyerek malumu ilam etmekti.
Evet, Muharrem İnce'den bahsediyorum.
Seçime kadar bunların biricik kahramanlarıydı, seçim sonuçları açıklanınca şappadak hain ilan ettiler.
Hülasa, bedelini çok ağır ödettiler.
Şimdilerde seçim sonuçlarını da beklemeden parmak sallamaya başladılar.
Şu lakırdılara bakar mısınız: "Bütün muhalefet partileri liderlerine sesleniyorum: Seçim kaybederseniz hiç kullanmayacağım sözleri kullanarak en ağır biçimde saldıracağım hepinize; en ağır biçimde. Yalnızca ben değil çok kişi..."
Erdoğan'ı bir daha cumhurbaşkanı seçtirirseniz size en ağır biçimde saldırırım diyen bu adam, Muharrem İnce'nin şizofren tesmiye ettiği "siyasi şizofren güruhtan" biri değil.
Bu adam, bunların ağzına baktıkları, dinlerken mest oldukları komplo teorisyeni Erol Mütercimler.
Üstelik...
Muhalefet partileri Erdoğan'a kaybederse en ağır biçimde saldıracak olan sadece kendisi değilmiş, saldıracak "çok kişi" varmış.
Bu kişilerin arasında Nevşin Mengü bacımız da var mı, bilmiyorum.
Böylesi muhtemel bir saldırıya karşı 6'lı masa ve gizli ortakları HDP önlem almış mıdır, onu hiç bilemiyorum.
Şimdilik bildiğim şudur:
Davutoğlu, Babacan, Karamollaoğlu'nun de içinde yer aldığı muhalefet partileri Erdoğan'a karşı yine kaybederlerse, Mütercimler ve söz konusu o "çok kişi"den çekecekleri var!
Çok ağır şekilde saldıracaklarmış ya, onu diyorum...
En asker, en demokrat, en modern, en laik, en çağdaş, en Atatürkçü, en bağımsızlıkçı, en yurtsever ve en antiemperyalist Erol Mütercimler'in, Erdoğan'ın kaybetmesi denkleminde ABD, AB, PKK ve FETÖ'yle buluşması nereden baksanız garabet.
Bu garabet de ister istemez insana, Doğu Perinçek'in, Erol Mütercimler'in Fetullah Gülen ile fotoğraf çektirmesi karşılığında kendisine 5 milyon dolar teklif ettiğine dair açıklamasını hatırlatıyor.
O değil de, muhalif güruh şimdiye değin bir yandan demokrasi, hukuk, düşünce özgürlüğü bezirgânlığı yaparken bir yandan da "Sizi mahvedeceğiz... Hiç acımayacağız... Silivri'ye dolduracağız..." diyerek AK Partilileri tehdit ediyordu.
Erol Mütercimler ve "çok kişiden" anladığımız kadarıyla artık muhalefet partilerini de tehdit etmeye başladılar.
Bir sorum var:
Tehditle iktidardan olmak mı yoksa tehditle iktidar olmak mı daha demokratik?