Bundan 8 yıl evvel MİT TIR'ları kumpasıyla hedefledikleriyle, bugünlerde kimyasal silah "iddiasıyla" hedefledikleri aynı.
Tek farkla ki...
MİT TIR'ları kumpasında FETÖ başroldeydi, bu sefer PKK başrolde.
Lakin yönetmen hiç değişmedi.
Yönetmen, yani, her iki taşeronu kullanan ABD emperyalizmi.
MİT TIR'ları kumpasında olay yerinde bulunan FETÖ imamı Bayram Andaç'ın 20 Ocak 2014'te ABD Büyükelçiliği'ni arayarak 42 saniyelik bir görüşme yaptığı, aynı günün akşamı ABD İstanbul Başkonsolosluğu'nu arayarak 1 dakika arayla 46 ve 36 saniyelik olmak üzere iki görüşme yaptığı dönemin İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı tarafından açıklanmıştı.
Bakalım...
TSK'nın "kimyasal silah" kullandığına dair propaganda faaliyeti için kimlerin kimlerle nasıl irtibata geçtiği ortaya çıkacak mı?
***
FETÖ'nün MİT TIR'ları kumpası ile PKK'nın kimyasal silah "suçlamasını" adanmışçasına destekleyenler arasında da fark yok.
Hedefleri de aynı: Dün olduğu gibi bugün de Türkiye'yi uluslararası toplum nezdinde mahkûm ettirmek, ardından da müeyyide uygulamak.
Ağır ambargo ve tazminat cezaları sonucunda istedikleri yönetim değişikliği gerçekleşmezse, bilfiil işgal etmek.
Şayet MİT TIR'ları kumpasıyla hedeflerine ulaşabilselerdi, 15 Temmuz 2016'daki işgal girişimine gerek duymayacaklardı.
MİT TIR'ları belki de mahut nihai hedefleri yolunda döşenen taşlar mesabesindeydi.
Peki ya şimdi?
Taşlar hangi hedefe ulaşmak için döşeniyor? Başka bir ifadeyle, "kimyasal silah" propagandasıyla veya o icazetli "muhalif masalarla" istediklerini elde edemezlerse sırada ne var?
***
Tartışmaya kapalı olan kıymet hükmümüz şudur: Kimyasal silah kullanmak insanlık suçudur.
Dahası, bu suça karşı çıkmamak da suçtur.
Fakat...
TSK'nın envanterinde kimyasal silah bulunmadığı herkesin malumu olduğu halde böylesi korkunç iftirayı atmak da en azından bu ülkeye düşmanlık yapmaktan başka bir şey değildir.
Bakınız...
Selahattin Demirtaş, "Muhalefet kimyasal silaha sessiz kalamaz, bunu sessizlikle geçiştirmek suçu onaylamaktır" diyor ya, ben de diyorum ki, bu ülkeyi uluslararası toplum nezdinde "savaş suçlusu" göstermek için atılan bu korkunç iftiraya sessiz kalmak da vatana ihaneti onaylamaktır.
Bu suçu öyle muhaliflik konformizmiyle örtemezsiniz. Mızrak çuvala sığmaz, mevzubahis vatandır.
Senin anlayacağın, çember daraldı Asuman!
Arşiv fareliğine artık kaçamaz, İzmir'in dağları veya "megri megri" muhabbetiyle sıyrılamazsın.
Ya Stratfor belgelerinde "TR 705 kodlu CIA çalışanı" olduğu yazılan CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu gibi PKK'nın "kimyasal silah" iftirasına destek vereceksin ya da bu korkunç propagandaya sesini yükselteceksin.
Başka yolu yok.