İmam-ı Azam güneşin altında beklerken yanındaki arkadaşı, "Şu evin gölgesinde duralım, hava çok sıcak, güneşin alnında durmayalım" der. İmam-ı Azam bu teklifi reddeder. "O evin sahibinin bana borcu var" der, "Eğer ben onun evinin gölgesinde durursam faiz olur."
İsmet Özel bundan şu sonucu çıkarır: "Mali olarak gücü elinde bulunduran insanın lehine ne yaparsan o faiz olur."
Ayrıca...
Mutlak manada faizi neden reddetmemiz gerektiğinin ve faizi kısmen dahi olsa kabul etmemenin gerekçesinin künhüne İmam-ı Azam'ın bu beyanıyla vardığını söyler.
Faizin sadece haram değil aynı zamanda bütün haramların kendine yol bulup yeşereceği alanlar oluşturduğunu dile getirmeden önce de paranın belasından sakınmanın yolunun faizden uzak durmaktan geçtiğini ifade eder.
"Paranın belası" ifadesine dikkat isterim.
Çünkü...
Paranın bela değil nimet olduğuna iman edenlerin, alacaklı olduğu evin gölgesinden istifade etmeyi faiz telakki eden tasavvuru anlamasının imkân ve ihtimali yoktur.
İslam hukuku / fıkhı her şeyden evvel İslam toplumunun fıkhıdır.
Yani, kapitalizmin itibarlı müşterileri olmayı değil, "beşer" olarak geldiği dünya hayatında "insan" makamına yükselerek "ana yurduna" gitmeyi hedefleyenlerin fıkhıdır.
Yani, "gösteriş toplumunun" alım gücü yüksek bireyi olmayı yegâne hedef seçen, kılcal damarlarına kadar liberal değerlerle malul insanların fıkhı değildir.
***
Finans kapital dünya sisteminin içinde kalarak "mutlak manada" faizi reddetmek mümkün değildir.***
Apaçık hükümlere rağmen hiçbir Müslüman faize hiçbir şekilde cevaz bulamaz.
Erdoğan "Nas var" derken bu hakikati dile getirdi. Bunu da öteden beri dile getiriyor.
Faiz konusunda yorum farkları elbette var.
Klasik kaynakların dışında da bu konularda çok yazıldı çizildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan bütün bunları ziyadesiyle bilir.
Sağda solda lagaluga yapan aklıevvellerin okuduğu kitaplar kadar Erdoğan ekonomiyi yönetti.
Yönettikleri içinde Ali Babacan da vardı, Mehmet Şimşek de.
Yani, faizci güruhun meftun olduğu yollardan çoktan geçti. Yatırımların finansmanını, sıcak parayı, cari açığı göze alarak büyümeyi, yabancı yatırımcının güvenini kazanmak için talep edilenleri gördü.
Hülasa, hepsini gördü de konuşuyor.
Yani, "Ekonomi tartışmasında 'Burada nas var' demek, 'ama ben Galatasaraylıyım' demekle aynı düzlemde olur..." diyen Davutoğlu'nun adı lazım değil o prensi gibi "ironi" yapmıyor.
Muhteremin hakkını teslim edelim ama Tanju Özcan'ın "mizahından" biraz hallice değil mi?
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz