Bu dünya sisteminde haklı olmanız bir şey değiştirmez. Belirleyici olan güçtür.
Güçlüyseniz haksız da olsanız haklı ilan edilirsiniz zaten.
Güçsüzseniz vay halinize!
Haklılığınızı kanıtlamak şöyle dursun, zulme maruz kalsanız bile adınız "zalime" çıkar.
Zalimler bu dünya sisteminin "özgürlük ve demokrasi" havarileridirler. Hukukun üstünlüğü yazık ki kâğıt üzerindedir. Geçerli olan üstünlerin hukukudur.
Hayır, karamsar değilim... Nasıl bir dünya sistemine maruz kaldığımızı aklımızdan hiç çıkartmayalım demek istiyorum.
Şayet bu dünya sistemi olmasaydı, 9 ülke ve Yeni Zelanda büyükelçileri, Osman Kavala'nın derhal serbest kalması için küstahça çağrı yapamazlardı.
***
Yanlış anlaşılmasın, bu dünya sisteminde haklı olanın değil güçlü olanın haklı olduğunu fehmetmek, güce boyun eğmeyi gerektirmez.
Boyun eğenler için sadece zillet vardır... Mesele, dirayet göstermek, diklenmeden dik durmayı bilmektir. Güçlü olmak için sabah akşam çalışmak ve gerekirse güçlü ittifaklar kurmanın yollarını aramaktır.
Yoksa tek başına "hakkı ve hakikati" anlatmak işe yaramaz.
İstediğiniz kadar "yargı bağımsızlığını" dile getirin veya büyükelçilerin bulundukları ülkelerin içişlerine hiçbir şekilde karışamayacaklarına dair
"Viyana Sözleşmesi"ni hatırlatın fayda etmez.
Yeni Zelanda yine bildiğini okur.
"Persona non grata" ilan etseniz de iplemez...
Lafın burasında daha fazla sabredemeyip,
"Yeni Zelanda da kim oluyor?" diyeceğinizden eminim.
Zaten bunu sorasınız diye baştan beri 10 ülke yerine "9 ülke ve
Yeni Zelanda" demeyi tercih ettim.
ABD,
Almanya ve
Fransa'nın yer aldığı 9 ülkenin yanında Yeni Zelanda kulağa,
"bisiklet tamircisi" gibi geliyor değil mi?
Hani meşhur fıkradır:
Hitler 3. Dünya Savaşı'nı planlamak için
Stalin'le muhabbet ederken, "Bu sefer 14 milyon Yahudi'yi ve bir bisiklet tamircisini öldüreceğiz!" der. Kulak misafiri olan bir adam hayretle sorar: "Bisiklet tamircisi kim?.." Hitler, Stalin'e dönerek şöyle der: "Gördün mü, sana kimsenin 14 milyon Yahudi'yi umursamayacağını söylemiştim!"
***
ABD organizatörlüğündeki 10 ülke büyükelçisinin açıklaması karşısında, etekleri tutuşanlardan avuçlarını ovuşturanlara kadar muhalefetin acıklı halini gördünüz.
Başkan Erdoğan'a karşı Atlantik büyükelçilerinin yanında yer aldılar. Yeni Zelanda ve 9 ülkenin yani.
ABD, Almanya, Fransa, Danimarka, Finlandiya, Hollanda, İsveç, Kanada ve Norveç'i 9 ülke parantezine alıp Yeni Zelanda vurgusu yapmaktaki maksadım, "yabancılaştırma" oluşturmaktı.
Lakin güce tastamam yabancılaşmak, Allah'tan başkasına boyun eğmeyenlerin harcıdır.
Başkan Erdoğan dik durdu, dirayet gösterdi ve Yeni Zelanda dahil 10 büyükelçi tıpış tıpış geri adım atmak zorunda kaldı.
Türkiye'nin büyük bir zaferidir bu!
Şimdi gönül rahatlığıyla cevap verebiliriz: 1915'te en zor koşullar altında direndiğimiz
Çanakkale'de, kuyruğuna takıldığı ülkelerle birlikte
Gelibolu Yarımadası'na yaptığı çıkarmada 3 bin askerini kaybeden ülkenin adıdır Yeni Zelanda.