Yıkım ittifakının dediği gibi millet aç sefilse, memleket batmışsa, ne bileyim ölmüşüz de ağlayanımız yoksa...
Nasıl oluyor da AK Parti, CHP'nin yaptırdığı anketlerde bile hâlâ birinci parti?
Üstelik, 19 yıl iktidar olmaktan kaynaklanan "mental yorgunluğa" rağmen.
Şu hale bakın:
CHP "sabit kur politikası" gibi oylarını yüzde 25'e sabitledi, dünya tersine dönse milim oynamıyor!
Hangisi daha ilginç anlamadım gitti: Kılıçdaroğlu mu, yüzde 25'lik sosyoloji mi?
***
Ekonomik kriz, Ecevit'in iktidar partisini 2002 seçimlerinde yüzde 21 oy kaybettirip yüzde 1'lere düşürürken, AK Parti'yi de tek başına iktidar yapmıştı.
Madem memleket yandı bitti mahvoldu, AK Parti iktidarı da Ecevit'in iktidarı gibi yerle yeksan olsun, e hadi.
Neden olmuyor?
Üstelik, küresel iktidar ve dijital feodaller alabildiğine karşısında. ABD Başkanı Biden'ın hedefleri arasında, Sayın Erdoğan ve AK Parti'yi düşürmek olduğu herkesin malumu değil mi?
Hayır yani, madem ekonomik tablo çok vahim, işte fırsat, çözüm önerilerinizi anlatın. Ne diye "Siyasi cinayetler" gibi Gladyo üfürüklerini terennüm ediyorsunuz?
Madem millet aç, her Allah'ın günü yalan dolana tenezzül etmenize ne gerek var, milleti nasıl doyuracağınızı anlatın.
Kılıçdaroğlu'nun uyuşturucudan vergi alma önerisini saymazsak IMF ile otel odalarında gizli gizli görüşmek dışında herhangi ciddi bir "projenizi" bilmiyorum.
Gerçi gırtlağınıza kadar projeyle dolu olsanız da anlaşılan o ki güven sorununuz var. Yüzde 25'e demir atmanızın başka izahı yok!
Güven sorununuzu o kadar geçmişte aramayın. Sadece İstanbul ve Ankara büyükşehir belediyelerinizin yapıp ettiklerine bakın yeter... Sevabıma haber vereyim: İstanbul'daki adamınız, Nurettin Sözen olmak yolunda hızla ilerliyor...
Zavallı Kılıçdaroğlu ne yapsın?
Belediye başkanları sadra şifa bir icraat yaptılar da mı açılışa gitmedi?
***
Kılıçdaroğlu'nu diğer muhalif "aktörlere" nazaran sempatik bulduğumu, en azından itirafçı olmadığını, kendisini CHP Genel Başkanlığı'na oturtanları bile gammazlamadığını söylemiştim.
Özünde de sempatik biri. Hem de Elazığ ve Malatya depremlerinde "Bir tek Kızılay çadırı dahi görmedim" açıklamasını oradaki bir Kızılay çadırında yapacak kadar sempatik.
Ben onu Bursa'da kendini arayan adama benzetiyorum.
Bir farkla ki o adam alkollüydü... Kılıçdaroğlu alkol almadan da sempatik olmayı başarabiliyor.
Kayseri'de 2014'te abisini öldüren ve o vakitler çıktığı Müge Anlı'nın programında, "Katilin bir an önce bulunmasını istiyoruz. Cezasını çeksin, başkasının da canını yakmasın..." diyen ve geçen gün abisinin katili olduğu ortaya çıkan yurdum insanı da nedense bana Davutoğlu ve Babacan'ı çağrıştırdı...
Biri Suriye'deki sorumluluğunu üzerine almıyor, diğeri ekonomideki.
Geçen gün Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan şöyle dedi: "Babacan ekonomiden sorumlu devlet bakanlığı yaptığı sürede yıllık ortalama faiz ödememiz 36.5 milyar dolardı. Çok eleştirdikleri eski Bakan Berat Albayrak döneminde yıllık ortalama faiz ödemesi 17 milyar dolar. Eleştirip duruyordunuz. 'Her şey bizim dönemimizde çok iyi' diyordunuz. Hayır, öyle değil. Sizin yarınız kadar faiz ödemiş. Siz onun 2 katı faiz ödemişsiniz..."
Rakamlar ortada.
Hazır yeri gelmişken söyleyeyim: Anketlere göre Fatih Erbakan'ın partisi, Davutoğlu'nun partisini üçe katlamış.
Demek ki oy almak için Kılıçdaroğlu'nun refiki, fondaş medyanın gülü ve yeminli Erdoğan düşmanı olmak şart değilmiş.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz