Kasım 2020'de İranlı bilim adamı Prof. Muhsin Fahrizade öldürüldüğünde, "güvenlikçiler" bu suikastı açıklamada zorluk çekmişler, bilinmeyen bir yöntemden söz etmişlerdi.
Nihayet mahut "suikast yöntemi" aydınlandı.
The New York Times gazetesinin ABD, İsrail ve İranlı yetkililere dayandırdığı haberine göre Prof. Fahrizade uydudan kontrol edilen "yapay zekâlı" bir silahla öldürülmüş.
Malumunuz, MOSSAD daha önce de İranlı birçok bilim adamına suikast düzenlemişti.
İsrail'in sınırları belirsiz olduğu kadar "güvenlik algısı" da belirsizdir. O kadar ki her üst düzey Müslüman bilim adamı, İsrail için güvenlik sorunudur. Yani, uzun veya kısa vadede ortadan kaldırılması veya önü kesilmesi gereken tehdittir...
Şimdi soralım:
Prof. Fahrizade konvansiyonel savaşın sorgulanmasına neden olan İnsansız Hava Araçları (İHA) geliştirseydi ne olurdu?
Yurt dışına ihraç ettiği bu araçlarla Ukrayna'dan altın madalya alsaydı...
Dünyada sadece 3 ülkenin yapabildiği 6 tonluk SİHA'ları üretmeyi başarsaydı...
Uçan araba teknolojisi için şimdiden kolları sıvasaydı... Teknofest'le tüm gençleri bilime / teknolojiye yöneltip, "beyin göçünü" tersine çevirecek teknolojik devrim yapsaydı...
Yakın gelecekte F-35 ve F-16'ların devrinin biteceğini öngörerek çalışmalarına geceli gündüzlü devam etseydi ne olurdu?
O vakit çok daha önceden suikasta maruz kalırdı değil mi?
İyi de bütün bunları yapan bizim bir ulusal kahramanımız var.
Adı da Selçuk Bayraktar. İngiliz Savunma Bakanı'nın "Nasıl bu kadar büyük bir işi bu kadar kısa zamanda yaptınız?" diye sorduğu kahraman.
***
Ağzımdan yel alsın diyerek sorayım: Prof. Fahrizade'ye suikast düzenleyenler, insansız hava araçları teknolojisiyle Türkiye'yi süper güçler karşısında bile "caydırıcı güç" haline getirecek olan kahramanına ne yapmaz?***
Türkiye'nin (çok şükür) yeni kurbanlar vermemesinde, Gladyo'nun çökertilmesinden MİT'in sözde değil özde de milli oluşuna kadar birçok faktör vardır.