Bir arkadaşımız geçen gün muhabbet arasında, Hürriyet gazetesinden Nedim Şener'in "Sosyal medyada FETÖ'cü bot hesapların yüzde 75'inin Atatürkçü kılığına büründüğünü" yazdığını nakletti.
Bir diğer arkadaşımız da "Peki geri kalanı hangi kılığa bürünmüş?" diye sordu.
"PKK/KCK'lı kılığına!.." cevabını alınca da epey şaşırdı.
Beriki, "Neden şaştın ki?" dedi gülerek, "Bunlar bir ara Müslüman kılığına bile bürünmüşlerdi..."
Diğeri "Valla haklısın!" dedi, "Bunlar her kılığa girerler. Son günlerde aşı karşıtı kılığına girenleri bile var..."
Beriki hemen atıldı. "Ona bakarsan, aşıcı kılığına girenler de vardır içlerinde!" dedi.
Neden konuşmadığımı sordular. "Ben sizi dinliyor, istifade etmeye çalışıyorum..." dedim.
"Tamam, anladık" dediler, "Aşı konusunu konuşmak istemiyorsun bari FETÖ'cü hesapların yüzde 75'inin Atatürkçü kılığına girmesine ne diyorsun, onu söyle?"
***
FETÖ'cü olmayan "yeni mandacı" Batıperestler de Atatürkçü kılığında arzı endam etmiyorlar mı?
Her şeyi FETÖ'ye bağlamak kolaycılık değil mi?
Hayır yani,
Attila İlhan veya
Oktay Sinanoğlu Atatürkçü'yse bu
Sedef Kabaş'lar,
Mine Kırıkkanat'lar,
Engin Özkoç'lar ne?
"Atatürkçülük" özellikle bugünlerde "yaratıcı yıkıcılığın" kamuflajı haline getirilmedi mi?
Sadece mahut "bot hesaplar" değil,
bot kişilikler de Atatürkçü kılığında.
Baksanıza, daha dün
Atatürk'ün ilerici olmadığını anlatan
Murat Belge bile
şimdilerde Atatürkçü!
Güleceksiniz ama söyleyeyim:
Hasan Cemal de hızlı bir Atatürkçü olmuş. Hem
de "Erdoğan'ın Atatürk'ten intikam almasına
izin vermeyeceğiz!.." diyecek kadar.
Yeni "kılığında" acemilik çekiyor tabii. Hem
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı "Kemalist" olmakla suçluyor hem de "Atatürk'ten intikam almasına izin vermeyeceğiz" diyor.
Ama çok kararlı.
PKK silah bırakma kararı aldığında da çok kararlıydı. Öyle ki "PKK'nın silah bırakmasına izin vermeyeceğiz" dercesine kendini dağlara vurmuştu. Dahası, dağdaki PKK'lıların önlerine yatmış, "Silah bırakmak ağırına gitmiyor mu?" demişti.
***
Prof. İhsan Dağı da "27 Nisan darbecilerinin elinde Atatürkçülük, militarizmi ve otoriterliği meşrulaştıran bir araca dönüştürüldü" ifadesine yer verdiği yazısında,
"Atatürkçülük, Türkiye'nin en başarılı sivil toplum hareketi oldu" diyen
Nuray Mert'e hak veriyor.
"Ablacığım" (ağır bir hastalık geçirmiş, Allah her daim şifa versin)
27 Nisan E-Muhtıra döneminde (2007) fakire, "Atatürkçü Düşünce Derneği'nin kapısından döndüm" demişti.
Evet o kapıdan döndü ve 2011'den sonra da HDP kapısına gitti. En azından seçim otobüslerinde boy gösterdi.
İhsan Dağı bugün hangi
"kapıda" bilemiyorum.
Eşi değerli hanımefendi, FETÖ soruşturmalarının başladığı tarihte, İhsan Hoca'mızın çok mağdur olduğunu söylemişti. Biz de haliyle Zaman gazetesindeki "hizmetlerinden" dolayı "özeleştiri" vereceğini bekliyorduk.
"Özeleştiri" yerine "kılık değiştirmeyi" tercih etmiş!..
Mealen, "AKP karşı devrim hareketiyle Türkiye'yi ele geçirdi" diyor. Öyle
Hasan Cemal gibi acemilik de çekmiyor.
"Karşı devrim" bile diyebilmiş, maşallah.
Batılı bir yaşam tarzı öngören Atatürk'ün mirasını daha geniş kitlelere "mal etmek" için kimi önerilerde bulunmayı da ihmal etmemiş.
"Devleti geri alacağız" diyen
Sedef Kabaş veya başörtülülere "Sizleri mağdur
edeceğiz" diyen
Mine Kırıkkanat bu önerilerden
ne kadar istifade edebilir, bilemiyorum.
Benim bildiğim Atatürkçü kılığına girmiş yazarçizerler arasında
Ergun Babahan kadar dobra olanı yok.
Atatürkçülüğü laikliğe indirgeyerek dan diye söyledi: "Laiklik istiyorsanız HDP ile ittifak yapacaksınız..."