Çin'in Vuhan kentinde ortaya çıktığı günden beri fasılasız şekilde Kovid- 19'u konuşuyoruz.
Söylenmedik şey kalmadı.
BioNTech şirketinin kurucu ortaklarından, mRNA deyince akla gelen Prof. Dr. Uğur Şahin'in "nazar boncuğuna" varıncaya kadar her şeyi duyduk, öğrendik.
Dünya genelinde 5 milyara yakın doz aşı uygulandı.
Lakin tartışmalar azalacağına daha da arttı. Önce inaktif ile mRNA aşılarının tartışması başladı. Ardından da "aşı karşıtları" ile "aşı taraftarlarının" malum tartışması.
Yazık ki artık "kültleşme" tebarüz etti. Hiçbir taraf hiçbir şekilde ikna olmaya açık değil.
Peki tartışmamıza neden olan virüsler ne yapıyor?
Sonuçta onlar da canlı. Her canlı da yaşamak ister. Bunun için de mutasyona uğrar.
Mahut kültleşmeye karşı "kafa açıcı" olabilir umuduyla biraz da onlara kulak verelim. Hadi buyurun bakalım:
"- Arkadaşlar içimizde fevri hareket edenler var. Akciğer kanserini taklit ederek insanların akciğerine yerleşmek bize yakışmaz! Bunlara gerek yok. Öleceksek şerefimizle ölelim..."
"- Efendimiz yok öyle bir şey, insanların kara propagandası. İftira bunlar."
"- Ne iftirası lan? Arkadaşlarımız itiraf etti zaten."
İtirafçı virüs grubunun temsilcisi sözü aldı:
"- Sadece bir denek üzerinde uygulama yaptık... Bize karşı her yolla savaşmaya devam ederlerse, bizde de yollar tükenmez mesajını vermek istedik..."
"- Arkadaşlar haklı efendim. İnsanlar da şanslarını çok zorlamasınlar!.."
"- Ne yapsınlar, onlar da can taşıyor! Kolay değil, 4 milyonu aşkın kayıp verdiler."
"- Çok da tın. Tohumlarına para mı saydık sanki..."
"- Seni böyle konuşmaktan men ederim! İnsanlar hem bizim hem de gelecek nesillerimizin velinimetidir. Onlar olmasaydı biz nasıl yaşardık?"
"- Valla yarasalarda güzel güzel yaşıyorduk. Kendileri kaşındı... Hâlâ da akıllanmış değiller. Panik içinde aşı geliştiriyorlar..."
En arka sıradaki grubun sözcüsü araya girdi:
"- Keskin sirke küpüne zarar. Ellerinden geleni artlarına koymasınlar. Biz ne aşılara maruz kaldık, yıkılmadık. Bizi öldürmeyen aşı bizi güçlendirir..."
Üstü başı paralanmış bir grup virüs eşzamanlı girer. Liderleri panik içinde sorar:
"- Nedir bu haliniz?.."
"- Maymuna çevirdiler bizi efendimiz... Canımızı zor kurtardık... Diğer arkadaşlarımızın da hepsini öldürdüler..."
"- Tamam, ağlaşma hemen... Siz geri hizmete çekilin... Hadi..."
"- Efendimiz çoluk çoğumuz var, işsiz güçsüz ne yer ne içeriz..."
"- Uzatma, kes... Mevsimlik grip günlerini bekleyeceksiniz. Başka yolu yok..."
Salonda kısa bir an derin bir sessizlik hâkim olur. Liderleri boğazını temizler ve kararlı bir şekilde sürdürür:
"- Arkadaşlar biliyorsunuz, bizim gelecek planlamamızda bu kadar insanın ölümüne neden olmak yoktu. İki-üç mutasyondan sonra insanlarla mevsimden mevsime kardeşçe yaşayacaktık... Zaten gençlere ve çocuklara hiç dokunmuyorduk. Artık bu ilkemizden de vazgeçiyoruz. Hiç kimseye merhamet etmeyeceğiz..."
"- Efendimiz biliyorsunuz, insanlar arasında bu konuda ihtilaflar var. Aşıya karşı çıkanlar..."
Liderleri sözlerini keser:
"- Sanki bizim için mi tartışıyorlar! Boş ver, yesinler birbirlerini. Bundan sonra alayına ciğerden dalacağız... Varyant ekibi geldi mi?"
"- Buradayız efendim..."
"- Varyant durumumuz nedir?"
"- Efendimiz malumunuz en son MU'yu piyasaya sürdük. Şimdi de çok etkili bir varyantın üzerinde çalışıyoruz. Faz çalışmaları henüz tamamlanmadı ama..."
"- Acil kullanım onayı veriyorum... Madem savaş istediler, artık kim kimi düşürürse. Allah çarşılarına pazar versin..."
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz