İnanılır gibi değil ama geçen gün bir arkadaşım yemin billah anlattı, günahı vebali boynuna.
Uzun süre görüşemedikleri CHP'li bir akrabası geçen gün ziyaretine gelmiş. Ordan burdan, iş güç falan derken en sonunda muhabbet çoluk çocuğa gelmiş. İsterseniz bundan sonrasını arkadaşımdan aynen aktarayım:
"Kızının avukat olduğunu ama iş bulamadığını söyledi. Bana laf dokundurmak istiyor sandım. Hani ben AK Partiliyim, kendisi de CHP'li ya. Dedim ki, belediyelerin çoğu artık sizden. Oralarda muhakkak avukata ihtiyaç vardır. Başvursun..."
Sanki kızını ateşe at demişim gibi gözleri büyüdü. "Asla olmaz!" dedi.
Anlamaya çalıştım. "Neden, maaşları mı tatminkâr değil?" dedim.
"Parayla ilgisi yok!" dedi, "Biz Karadenizliyiz, bize gelmez!.."
"Ne alakası var Karadeniz'le Akdeniz'le?" dedim.
Kısa bir süre sustuktan sonra son derece kararlı bir şekilde, "Zaten ben kızımın oralarda çalışmasını kabul etmezdim ama Kılıçdaroğlu'nun o sözlerinden sonra hiç kabul etmem!.." dedi.
"Hangi sözleri?" dedim.
Kılıçdaroğlu'nun "Bir kızım mesela avukatlık yapıyor, kendisine söylediğim ilk söz şu: CHP'li hiçbir belediyeden içeri girmeyeceksin..." şeklindeki sözlerini hatırlattı.
"Eee, ne var bunda?" dedim.
"Daha ne olsun?" dedi, "Koskoca genel başkanımız güvenip de kızını göndermiyor! Ben neden göndereyim?"
"Madem o kadar güvenmiyorsun da, neden oyunu veriyorsun?" dedim.
"Kılıçdaroğlu da güvenmiyor!" dedi.
"Yok!" dedim, "O güveniyor..."
"Güvense kızına öyle der mi?" dedi.
"CHP'de ardı arkası kesilmeyen taciz haberleri üzerine o konuşmayı yapmamıştır" dedim. "Torpile/kayırmaya karşı olduğunu göstermek için şov yapmak istediğini anlatmaya çalıştım."
***
Gördüğünüz gibi Kılıçdaroğlu'nu kendi seçmeni bile yanlış anlıyormuş, kaldı ki ittifak ortakları yanlış anlamasın!