"Düşünce özgürlüğüne" o kadar düşkünler ki, "muhalif olmayan" ne kadar gazeteci/yazar, televizyoncu varsa "Susturun" diyecek kadar!
Neler var neler!..
"Hazır elin değmişken şunları da aradan çıkart" diyerek Sedat Peker'e gazeteci isimleri "sipariş" edenleri mi ararsın...
"Şu şu isimlere de bir el atsan, bunları da tedavi etsen çok dua alırsın, sırtın yere gelmez" diyenleri mi...
"Elinde kaset maset ne varsa yayımla da şu 'pislikleri' televizyonlardan temizle" diye rica minnet edenleri mi...
Öyle bir panayır ki görülmüş şey değil.
"Kaç haftadır kayınvalidem bizde gitmek bilmiyor, bir şey yapamaz mısın?" diyen bile var... Sedat Peker'i gündüz gözüyle "Telli Baba"ya döndürecekler neredeyse.
En enteresan tepki, bana sorarsanız, Emre Uslu'dan geldi... Sedat Peker bir sonraki videosunda bunu gündeme getirecek dedi ve çıkar amaçlı yan yana geldiğini iddia ettiği isimlerin yer aldığı bir şemayı gösterdi...
***
Can arkadaşım Ahmet Kekeç 27 Mayıs 2017 tarihli yazısında, Sedat Peker'e "Yılın En Hayırsever İş Adamı Ödülü" verilmesine tepki gösterenler hakkında, "Memlekette 'beyaz' sınıfına dâhil edeceğimiz ne kadar gazeteci, yazar, aydın, entelektüel, işadamı, kripto Fetullahçı varsa, ödüle ve Sedat Peker'e kusuyor..." demişti.***
Kıymet hükmümüzü günler öncesinden ilan etmiştim: Kimsenin gözünün yaşına bakmadan yolsuzluk, haksızlık, hukuksuzluk, adaletsizlik üzerine tüm "iddialar" soruşturulmalıdır. Fakat "iddiaları" soruşturmak başka şey, bu "iddiaları" araçsallaştırıp "yaratıcı yıkıcılığa" meze yapmak başka şeydir...
Uzun lafın kısası, yolsuzluk / usulsüzlük muhabbeti işin maskesinden ibaret.
Yoksa, dillerinden "yolsuzluk" lakırdılarını düşürmeyenler, gazeteci Cengiz Alçayır'ın İmamoğlu hakkında gündeme getirdiği onca yolsuzluk iddiasından hiç değilse bir tanesini görürlerdi.
Bakmayın siz bugünlerde Sedat Peker güzellemeleri yaptıklarına. Bunlar bir gülüşüne öldükleri Muharrem İnce'yi bir gecede hain ilan etmişlerdi...
Kılıçdaroğlu'nun da bunlardan farkı yok.
Dün 17-25 Aralık'ta FETÖ tape veriyor, Meclis kürsüsünden okuyordu, bugün de Sedat Peker'in iddialarını araçsallaştırarak "yaratıcı yıkıcılığa" devam ediyor.
Savcıların çoğuna hakaret ettiği konuşmasında, Sezgin Baran Korkmaz adlı tefeciden kimler için 10 milyon euro istendiği ortaya koyulmazsa, HDP il binasındaki gibi provokasyonların süreceğini, Türkiye'nin adının da "haydut devlete" çıkacağını söyledi.
Sanki daha geçenlerde, "Can ve mal güvenliği yok" diyerek bizzat kendisi Türkiye'yi "haydut devlet" ilan etmemiş gibi.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz