12 Eylül öncesinin zorunlu seyahat tekliflerini hatırlayanlar bilirler. Ağabeylerimiz ağız dolusu haykırırlardı:
"Komünistler Moskova'ya!"
"Faşistler" mi?.. Onların coğrafya seyahat biletleri indirimli tarifeden çoktan kesilmişti.
Biz o vakitler mahalle aralarında top koşturuyorduk.
Ekmek bıçağı ile topumuzu hacamat eden kahraman bakkal Rami amcaya büyük atlastan yer aramıştık: "Mançurya..."
Gelgelelim, ne komünistlerin Moskova'ya gidecekleri vardı ne de Rami amcanın Mançurya'ya!
Olsun, yine de acayip rahatlardık.
***
Max Deauville mizahi bir hikâyesinde Fransız şair Baudelaire'in "ruh göçümü"nü ele alır.***
Schopenhauer'ın demesine göre önceki hayatında ölmek zorunda olduğunu bilen "metafizik hayvan" olan insanoğlunu, herhangi bir ahırda tımarlanmış bir at olarak düşlemenin birçok sakıncası vardır. Mesela, elemanı aralarında görmeye tahammül edebilecek kadar demokrat olmayan ahır cemaatinin çıngar çıkarması kuvvetle muhtemeldir.
Şaşacaksınız ama kestirmeden söyleyeyim:
Elemanı ikinci hayatında papatya çiçeği olarak tahayyül ediyorum. Ama çiçekleri koparıldıkça hiç tükenmeyen bir papatya: "Seviyor-sevmiyor, seviyor- sevmiyor..."
Pardon, eleman kim mi dediniz?
Kim olacak, 15 Temmuz'a "tiyatro" diyenlerin önde gideni.
Yani...
Elemana göre, Bitlis'te helikopter kazasında şehit düşen 8. Kolordu Komutanı Korgeneral Osman Erbaş, 15 Temmuz işgal girişimine kahramanca direnmekle "tiyatroculuk" yapmış oluyordu!
Ne diyelim, Allah ıslah etsin...
NOT: Yıllar önce kaleme aldığım bir yazıdan öznesi değiştirilerek uyarlanmıştır.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz