Baştan söyleyeyim, bugünkü yazı yolculuğumuz, Engin Özkoç'un da anlayacağı "basitlikte" ilerleyecek.
Hayır, içeriği işine yarayacağı için değil. Madem en sadık okurum o, şuncacık kıyağım olsun diye.
İmdi, Salah Birsel üstadımızın dediği gibi
"Kemerleri bağlayın" başlıyoruz:
Geçenlerde yurtsever bir profesörümüz Akdeniz'deki "kutuplaşma" dolayımında "İsrail'le ittifak kuralım" dedi.
Hadi bir an için tüm ilkeleri bir yana bırakalım!
Mesela, Filistin davasını hepten yok sayalım...
Yeryüzünde sınırları belirsiz yegâne devlet olan İsrail'in işgal ve katliamlarını da unutalım...
Hülasa, realpolitik belasına mahut zilleti sineye çekelim!
Soru şudur:
Bütün bunlara rağmen İsrail ile ittifak kurmak mümkün mü?
Varsayalım ittifak kurduk...
Kime karşı peki?
Suriye, Lübnan Hizbullah'ı ve İran'a karşı mı?
İyi de bundan bizim çıkarımız ne olacak?
Her şeyden evvel Doğu Akdeniz'de, yani "Mavi Vatan" davamızda İran bizi desteklediğini açıkça ilan etmedi mi?
Yanlış anlaşılmasın, söz konusu yurtsever profesörümüz İsrail muhibbi falan değil. Öyle olsaydı zaten "yurtsever" demezdim.
"İsrail'le ittifak kuralım" diyor ama aynı zamanda Suriye ve İran'la da müttefiklikten yana. Ayrıca hakkını teslim edelim, FETÖ ve PKK'ya da ilk günden beri alabildiğine karşı.
Diyeceksiniz ki hem İsrail hem de İran ve Suriye'yle aynı anda ittifaktan nasıl bahsediyor?
Bilemiyorum...
Lafın burasında, "Diplomasi biraz da böyle bir şey; onun dostu benim dostum, onun düşmanı benim düşmanım olmak zorunda değil..." diyenler çıkabilir
Lakin böyle de olsa mezkur soru ortadadır yine.
Özellikle Engin Özkoç için bu soruyu yineleyeyim: Kime karşı kurulacak İsrail'le ittifak?
BAE ve Suudi Arabistan'a karşı değil herhalde.
Pardon, Yunanistan'a karşı mı dediniz?
Yunanistan'a karşı ittifak kurmaya ihtiyacımız mı var Allah aşkınıza?
Yunanistan'ın arkasındaki güçlere / mihraklara karşı mı?.. Ha, tamam, şimdi oldu...
Yunanistan'ın arkasındaki güç de sır değil.
En azından, ABD'den bağımsız hiçbir güç Türkiye'ye karşı Yunanistan'ın arkasında durmaz / duramaz.
Fransa mı?
ABD'ye rağmen, askeri uçaklarını Kıbrıs Rum Kesimi'ne indirmek şöyle dursun, Akdeniz'e ayağını bile sokamaz.
İsrail de takdir edersiniz ki ABD emperyalizminden bağımsız düşünülemez.
O halde "İsrail ile ittifak kuralım" demek, "İsrail ile İsrail'in arkasındaki güçlere karşı ittifak kuralım" anlamına gelir ki, absürttür.
Kaldı ki "İran'ın gücü kırılgan, asıl tehdit Türkiye'den yükseliyor" düşüncesinde olan İsrail'le neyin ittifakını kuracaksınız?
Elbette müttefiklerimizi ne kadar çoğaltırsak o kadar iyi. Müttefiksiz olmaz.
Lakin, beyhude ve mantıksız ittifak arayışları moral üstünlüğünü de tarumar eder.
Ne hamasetle kaptırıp gidelim ne de zillete boyun eğelim.
İtidal, her zaman itidal şart.