"Yeni Samanyolu TV" tesmiye ettiğim FOX TV'nin Amerikan Portakalı kesinlikle haber falan sunmuyor.
Haberler bu algı operatörü için kara propagandanın aracı sadece.
O derece "bozgunculuk" peşinde.
Mehmetçik teröre karşı sınır ötesi operasyon başlatır, "kafam karışık" diyerek Mehmetçiği adeta sırtından hançerler.
Tamam, bu çok şaşırtıcı değil, nihayetinde "PKK'ya teşekkür etmeliyiz" diyen birinden söz ediyoruz.
Lakin dur durak bilmiyor ki hep kaos, hep kargaşa peşinde. Depremde bile fitne fesat çıkartmak için kendini paralamıştı.
Hangi birini sayayım...
Sokak gösterileri çağrısıyla kaosa oynar; "Yerel hükümet, merkezi hükümet" lakırdılarıyla gündüz gözüyle "bölücülük" yapar. "Devlet bankalardaki mevduatınıza el koyacak" diyerek ekonomik sisteme adeta "suikast" düzenler, ila ahir.
Hülasa, haber merkezi değil 5. kol faaliyet merkezi gibi.
Gelgelelim...
Ne zamanki Sağlık Bakanımızın ilk günden bugüne verdiği toplam ölü sayısını, 1 gündeki toplam ölü sayısı olarak sundu, sinir sistemimin selameti için izlememe kararı aldım.
Çok da iyi oldu.
Keşke dedim, Portakal'a aylar öncesinden, "Seni izleme listemden çıkardım" diyen Hıncal Uluç gibi yapsaydım. (Neyse, geç de olsa zararın neresinden dönersen kardır.)
Fakat geçen gün merakıma yenik düştüm.
Şu koronavirüs günlerinde göğsümüzü kabartan, dünyada eşine az rastlanır İstanbul Başakşehir Şehir Hastanesi'nin açılış törenini nasıl gösterecek merakıyla baktım.
Öyle ya birçok ülkeye tıbbi malzeme göndermekle kalınmamış, olağanüstü bir hastane hizmete sunulmuştu.
Ne kadar "muhalif" olursan ol "müptezel" olmadıktan sonra bunu görmezlikten gelemezsin!
Elbette bu Amerikan Portakalı'ndan, kankası İmamoğlu'na, sehven 500 bin ton beton dökeceğine bu hastanenin yollarını yapsaydın demesini beklemedim.
Ama bu söz konusu hastaneden kaos ve gerginlik üretebileceğini de tahmin edemezdim.
Ki, aynı gün içinde yine göğsümüzü kabartan müthiş bir şey daha gerçekleşmişti:
Yüzlerce mühendisimiz seferberlik ruhuyla günlerce sabahlara kadar çalışarak 100 adet Yerli Solunum Cihazı üretmişti. Mayıs ayına kadar da 5 bin cihaz daha üretileceği Selçuk Bayraktar tarafından duyurulmuştu.
Başkan Erdoğan da bu vesileyle umut ve esenlik verici çok güzel bir konuşma yapmıştı.
Konuşmasının sonunda muhalefeti de uyarmış, "Yerel hükümet, Merkezi hükümet" lakırdısıyla tebarüz eden "paralelliklerden" vazgeçmeye, hülasa, kanunlara yasalara riayet etmeye çağırmıştı.
İş bu Amerikan Portakalı ne Başakşehir Şehir Hastanesi'ni ne de Yeni Solunum Cihazı görüntülerini yayımladı.
"Allah'ını seven defansa gelsin" paniğiyle bu "güzellikleri" gizlemeye çalıştı.
Başkan Erdoğan'ın o uzun konuşmasının sonunda yer alan muhalefet eleştirisini bağlamından kopartarak, şehir hastanesi ve solunum cihazları hizmetlerini boğuntuya getirmenin aracına dönüştürmek için çırpınıp durdu.
Bu uğurda Kılıçdaroğlu'nu, Meral Hanım'ı, "Bu hükümet dünyanın en iyi işini yapsa da bizim bunu alkışlayacak halimiz yok" diyen CHP Grup Başkanvekili Engin Altay'ı, muhalif bir bakanı, İP yandaşı bir yazarçizeri, güya bir izleyici görüşünü Başkan Erdoğan'ın kesip biçtiği o konuşmasının karşısına koydu.
Yetmedi, bizzat kendisi akıl almaz "yorumlarla" Cumhurbaşkanımıza pislik attı durdu.
Hem de Pensilvanya ve Kandil'in izlemeye doyamayacağı rezillikte.