"İstifa" önerisi 14. kattan gelen telefonla veto edilince ellerinde bir tek Uganda kalmıştı.
Çaresizlik içinde birbirlerine baktılar; kimsenin ağzını bıçak açmıyordu.
Neden sonra kimden çıktığı belirsiz cılız bir ses duyuldu:
"Beyin fırtınası yapalım!"
Sesin sahibini aradılar. Bulamadılar. Genel Başkanları, "Bu öneri kiminse çıksın ortaya!" diye haykırdı.
Sesin sahibi cesaretini toplayıp "Ben söyledim efendim" dedi, "Ama inanın kötü bir niyetim yoktu..."
Genel başkanları "Tebrik ediyorum" deyince de beyin fırtınasını başlattı: "Korkutan iddialar üretelim Sayın Genel Başkanım!"
"Korkutan iddialar mı, o da ne?!"
"Cumhuriyet gazetesi 'Korkutan iddia' haber başlığıyla 'Cumhurbaşkanlığı hediye paketleri ile virüs yaydı' diye yazmıştı ya, öyle şeyler işte."
Partinin ağır toplarından biri araya girdi, "Cumhuriyet o haberini geri çekti," dedi.
"Biz tükürdüğümüzü yalamayız..." karşılığını verdi, "Çok zorda kalırsak, başka bir 'Korkutan iddia' öne süreriz. Akepe ekmek dağıtmamıza engel oluyor falan deriz."
Genel Başkanları bezgin bir sesle "Onları diyoruz zaten" dedi, "Yeni önerisi olan yok mu?"
İçlerinde en genç olanı heyecanla atıldı: "Dünya Sağlık Örgütü haber verdiği halde Erdoğan 2 ay geç harekete geçti diyelim efendim. Tüm ölümlerin sorumluluğunu Akepe'ye kilitleyelim ..."
"Onu söyledik ama randıman alamadık... Amerika veya Avrupa da mı 2 ay geç harekete geçti dediklerinde verecek yanıt bulamadık!"
Şimdiye değin hiç konuşmayan kurmayı kendinden emin bir şekilde, "Siz 2017'de şehir hastanelerinin yüksek maliyetleri var. Bu ülkede hastalık yoksa ne yapacaksınız diye uyarmıştınız..." dedi.
Genel başkanları "neden bunu hatırlattın" dercesine kaşlarını çattı.
Kurmayı hiç istifini bozmadan devam etti: "Erdoğan, salgın çıkacağını biliyordu ki şehir hastaneleri hazırlığını yıllar önce yaptı. Ama bu bilgiyi dünyadan sakladı. ABD ve Almanya Çin'e bilgileri sakladı diye milyarlarca dolar tazminat davası açmayı tasarlıyor. Aynı nedenle Erdoğan'a da tazminat davası açmalarını sağlayabiliriz. Böylece Akepe yıkılıp gider efendim..."
Genel başkanlarının gözleri parladı.
"Bu fikri Faik Öztrak'la paylaşın." dedi, "İyice şekillendirip FOX, Halk TV ve Sözcü'de servise soksun. Yarkadaş'a da söyleyin, New York Times'a yazsın."
Bir başka kurmayı "Akepe kutuplaştırıyor diyelim efendim. Bu bizim tabanda çok iyi çalışıyor. "
Genel başkanları zevkten dört köşe olmuştu. "Bu akşam beyin fırtınası akıyor maşallah" dedi. "Engin Özkoç'a hemen mesaj çekin, vakit kaybetmeden gerginlik konusunda beyin fırtınası yapsın."
"Tamam efendim."
"Yalnız mesajı şifreli çekin. Akepeli birinin eline geçerse, organize kötülük derler."
"Baş üstüne efendim..."
İmamoğlu yandaşı olmakla bilinen kurmay, "Ekrem Bey'e de haber verelim mi efendim o da beyin fırtınası yapsın..." deyince, Mansurcu kurmay araya girdi: "Sehven mi yapacak taammüden mi?"
Eşzamanlı mesaj çeken kurmayın sesi duyuldu: "Engin Özkoç'tan cevap geldi efendim."
"Ne diyor?"
"Ben Habertürk'te osuramam, diyor!.."
"Ha"
"Hö?"
"Ne"
"Ne alakası var? Ondan böyle bir şey isteyen mi oldu?"
"Efendim siz şifreli yazın dediniz ya, o da şifreli cevap vermiş olabilir..."
"Bi saniye ya, sen tam olarak ne mesaj çekmiştin ona?"
"En çok güvendiğin organınla gerginlik konusunda fırtına yap dedim. Organı yanlış anlamış olabilir mi efendim?"
"Yok yok, doğru anladı" dedi genel başkanları. "Meclis'te dayak yediğinde partim beni yalnız bıraktı diye sitem edince, sen bize güvenerek mi Erdoğan'a hakaret ettin diye çıkışmıştım. 'Bu hayatta ben en çok g(...)me güvenirim' demişti..."