Reyting rekorları kıran, ünü ülke sınırlarını aşmış, yüzümüzü ağartan eli ayağı düzgün bir diziydi.
Yönetmeni Metin Günay dostumuzu zaten öteden beri beğenirdim. Yapımcı firma da Allah'ı var elinden geleni yapmıştı.
Her siyasi görüşten izleyicisi vardı. AK Parti ve MHP'li seyircisi kadar CHP'li seyircisi de vardı. Yoksa o reyting rekorlarını başka nasıl kırabilirdi ki.
Evet, TRT'nin Diriliş Ertuğrul dizisinden bahsediyorum.
Durduk yere değil tabii...
Bu tarz diziler takdir edersiniz ki her şeyden evvel "özgüven" kazandırır.
Kendi kahramanlarını anlatamayan veya üretemeyen toplumlar başkalarının kahramanlarının çocuklarına "rol model" olmasına seyirci kalmaya mahkumdur.
Gelgelelim...
Açıktan açığa söylemeseler de Diriliş Ertuğrul'dan rahatsız olanların varlığını tahmin etmek de zor değildi.
Rahatsızlıklarını dile getirecekleri ortamı kolluyordular.
Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın 7 aylık maaşını bağışlayacağını söyleyerek başlattığı yardım kampanyası üzerine sosyal medyada "Dileniş Ertuğrul" tagıyla ciğerlerindeki lekeyi ortaya koydular.
"Diriliş Ertuğrul" bu "küresel sistem yandaşı figüran muhaliflere" nasıl koymuşsa artık...
Anlaşılan o ki içlerinde derin bir yara oluşturmuş.
Koronavirüs günleri bu tarz gizli yaralarını bir bir ortaya dökmelerini sağladı.
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel de İstiklal Marşı'mızdan rahatsızlığını açığa vurmuştu. Koronavirüs üzerinden hükümete "derleştiri" getirirken, "Ve biz hâlâ gelişmiş ülkelerden bahsederken, 'tek dişi kalmış canavar' diyelim, alkışı alalım..." demişti.
Bunun öyle kolayından geçiştirilecek mevzu olmadığını, üzerinde ne kadar dursak az olduğunu daha evvel bu köşecikte belirtmiştim.
Sağ olsun Utku Reyhan dünkü Aydınlık'ta bu konuya değinmiş: "Özel'e sormak lazım, Batı ülkelerinin virüs mücadelesinde övülecek nesi var? Test yaptıracak parası olmadığı için tedavi edilemeyen insanların olduğu Batı. Siyahi olduğu için 'öncelikli' sayılmayan ve ölen insanların olduğu Batı (...) Terk edilmiş huzurevlerinde topluca ölümlerin olduğu ve ölülerin günler sonra fark edildiği Batı (...) İtalyanlar milli marş eşliğinde Avrupa Birliği bayraklarını yakıyorlar, daha ne olsun?..."
Utku Reyhan bununla da kalmamış, Mehmet Akif, İstiklal Marşı'mızı yazarken hiç değilse Batı'nın tek dişi vardı, şimdilerde o diş bile ortalıkta görülmüyor demiş.
Haksız mı?
ABD'de koronavirüs tedavisinde sigortalı olanlar 9 bin dolar, sigortasız olanlar 34 bin dolar ödüyor. Türkiye'de herkese bedava.
Yine ABD yurtdışından vatandaşlarını (2 bin dolara yakın) parayla getirirken Türkiye 10 kişi için bedava uçak kaldırmış.
Fransa da yardım kampanyası başlattı. Hadi bakalım şimdi de "çağdaş uygarlık seviyesi" dilencilik yapıyor deyin de görelim!
Nasıl bir köle ahlakına düçar olmuşsunuz ki...
"Dünya 5'ten büyüktür" denir, yeryüzü egemenlerinden çok size koyar; IMF kovulur içinizde onulmaz yaralar açılır.
İşiniz gücünüz yalan dolan, bozgunculuktan ibaret.
Farkında mısınız bilmem; Türkiye'yi bu günlerde Amerika'yla, Almanya'yla kıyaslıyorsunuz. Başkan Erdoğan'dan önce bu ülke sadece Araplarla kıyaslanırdı.
Tek başına bu bile bu aziz milletin "dirilişinin" ikrarıdır, haberiniz yok!
Bir kısım muhafazakarlarımız da sizin gibi müptezelleri ayaklarımıza dolandıran müstevliler dururken nedense Küba'ya kafayı takmış.
Hayır yani, Küba bize ne etti?
Sahi ABD'nin ambargosuna maruz kalan Küba'yla alıp veremediğiniz ne? İtalya'ya sağlıkçılarını göndermesinden neden rahatsızlık duyuyorsunuz?
Taşeronlar eliyle 15 Temmuz'da bu ülkeyi işgal etmeye kalkışan, bölücü terör örgütüyle de vatanımızı paramparça etmek isteyen kim, Küba mı?