Türkiye'nin S-400 füze sistemi alması nedeniyle NATO'dan çıkartılmasını isteyen Fransa Cumhurbaşkanı Macron...
"Bu hikâyenin iki tarafı var" diyerek, Obama'nın Ankara'ya ABD füze sistemi (Patriot) satmadı şeklindeki Türkiye'nin gerekçesini dillendiren ABD Başkanı Trump...
Türkiye'nin, NATO'dan çıkacak deklarasyonla, PKK'nın Suriye kolunun (YPG) terör örgütü olarak nitelendirme isteğine şiddetle karşı çıkan Macron...
Bununla da kalmayıp, Türkiye'nin teröre karşı başlattığı Barış Pınarı Harekâtı'na tepki göstermek için "NATO'nun beyin ölümü gerçekleşti" diyen Macron...
Buna mukabil...
Başkan Erdoğan'ın, "Asıl Macron'un beyin ölümü gerçekleşti" sözünü hatırlatan Trump...
"Türkiye DEAŞ'ı temsil eden gruplarla çalışıyor" diyerek Türkiye'yi uluslararası toplum nezdinde "terörü destekleyen ülke" olarak mahkûm etmek isteyen Macron...
Suriye'deki DEAŞ savaşçılarının birçoğunun Fransa ve Almanya'dan katıldığını söyledikten, "Birkaç cici DEAŞ savaşçısı ister misin? Onları sana verebilirim..." şeklinde Macron'u rezil eden Trump...
Cevap niyetine, Türkiye'yi yine DEAŞ üzerinden mahkûm etmeye çalışan Macron'u "Hayatımda duyduğum en boş cevaplardan biriydi" diyerek aşağılayan Trump...
Hülasa edecek olursak...
ABD derin devleti dâhil Türkiye'nin kadim düşmanları Trump'ı söz konusu tavrından ötürü kıyasıya eleştiriyor.
Yani, Türkiye'ye karşı Macron'dan farksız düşünmüyorlar.
Batı medyasında "Erdoğan ne isterse veriyor" şeklindeki manşetlerle Trump yerden yere vuruluyor. Hatta Erdoğan'ın kucağında oturmuş Trump karikatürleri çiziliyor.
Gelgelelim, bizdeki muhalefet Macron'a değil, Trump'a kafayı takmış vaziyette.
Sonuç itibarıyla Macron da Trump da kendi ülkelerinin menfaatleri için konuşuyorlar.
Ne onlar bize âşık, ne biz onlara; herkes kendi ülkesinin çıkarını düşünür.
Olması gereken de budur.
Fakat bizdeki muhalefet öyle "değişik" ki tarifi imkânsız...
Şu hale bakar mısınız: Türkiye'yi DEAŞ'la ilişkilendirmeye çalışan Macron yerine, Macron'u DEAŞ üzerinden mahkûm eden Trump'tan rahatsızlar!
Anlaşılan o ki Cumhurbaşkanımız Erdoğan nezdinde Türkiye'yi azarlayan, hot zot eden ABD başkanı istiyorlar.
Peki buna şaşıyor muyuz?
Hayır, sadece üzülüyoruz. Bizdeki muhalefetin Türkiye'ye muhalefete dönüştüğünü esef ve ibretle izliyoruz.
Evet, şaşmıyoruz, çünkü muhalefet de S- 400'lere karşı çıkmıştı, Macron da karşı çıkıyor.
Kılıçdaroğlu "YPG / PYD terör örgütü değildir vatanlarını savunuyor" demişti, Macron da öyle diyor.
Barış Pınarı Harekâtı karşısında bunların İmamoğlu'su "kafam rahat değil" demişti, Kılıçdaroğlu da içlerine sindiremediklerini söylemişti. Macron da baksanıza içine sindirememiş hâlâ; NATO'dan çıkartalım Türkiye'yi demeye getiriyor.
CHP'nin alayı FETÖ'nün MİT TIR'ları kumpası üzerinden Can'cıklıklar yapmış, Türkiye'yi "terörü destekleyen ülke" olarak jurnallemişlerdi.
Macron da şimdi bunu yapmaya çalışıyor işte.
Fakat...
Macron henüz "Türkiye'ye yatırım yapmayın" demedi, bizdeki muhalefet onu da dedi.
Macron henüz gladyonun 15 Temmuz işgal girişimine "tiyatro" veya "kontrollü darbe" demedi ama Kılıçdaroğlu başta olmak üzere bizdeki muhalefet bunu da dedi.
Macron hiç değilse ölümü gerçekleşmiş de olsa bir beyin taşıyor, bunlar ne taşıyor doğrusu bilemiyorum.