Üniversitede kopya çekerken yakaladığı bir "arkadaşımızın" sınav kâğıdını hocamız kürsüde incelemeye başlamıştı.
Biz de bir yandan sınav sorularıyla boğuşurken bir yandan da hocamızın ne yapacağını göz ucuyla izlemeye koyulmuştuk.
Neden sonra hocamız incelemesini tamamlamış, sınav salonunun en arka sırasında oturan o arkadaşımızın yanına gidip aldığı sınav kâğıdını ve kopya kâğıtçıklarını sıranın üzerine koyup şöyle demişti:
"Sana kopya çekmek serbest. Hatta kitap defter de açabilirsin..."
Sonradan öğrenmiştik ki bu arkadaşımız üniversiteye paraşütle inmiş. Sizin anlayacağınız, başkası onun yerine üniversite sınavına girmiş.
CHP adayı Ekrem Bey'in böyle bir şansı yoktu. Binali Yıldırım ile bizzat tartışmaya katılmak zorundaydı.
Başkasını, mesela, kameralar önünde omzundan çekip onu arabasına alan o gizemli elin sahibini kendisinin yerine tartışmaya sokamazdı.
Peki, ne yapacaktı?
FETÖ'nün klasik yöntemini devreye sokarak soruları çalacaktı.
Lakin bunun için risk almasına hiç gerek yoktu. Zira tartışmanın moderatörü İsmail Küçükkaya hem dostu hem de yandaşıydı.
Bütün mesele, Küçükkaya'yı tarafsızmış gibi göstermekten ibaretti.
Bunun için de Cemil Barlas'ın, "her iftiraları bir itiraftır" şeklinde hülasa ettiği çok ilginç bir FETÖ taktiğine başvurdu.
Bir taşla kuş sürüsü vuracak, "her şey çok güzel olacaktı."
CHP adayı Ekrem Bey önce "Bir duyum aldım, Binali Yıldırım soruları talep etti" demişti. "Organize işler" gereği Küçükkaya da bunu yalanlamıştı.
Bir de dümenden atışmışlardı.
Küçükkaya, "İmamoğlu bunu da nereden çıkartıyor" demiş, CHP adayı da "İsmail anlamaz bu işlerden, o kendi işine baksın" şeklinde mukabelede bulunmuştu.
Uzun lafın kısası, Ekrem Bey'in yandaşı Küçükkaya'nın "tarafsız moderatör" olduğu algısı yerleştirilmeye çalışılmıştı.
Böylece...
Binali Yıldırım'ın "siz ikiniz bir, ben tek" yollu meydan okuması sahne önünde olabildiğince yıkılmıştı.
Gelgelelim, 13 Haziran'da bir otelde görüştükleri geçen gün ortaya çıkınca sahne arkasındaki tezgah belli oldu.
Zaten mezkûr programdaki vücut dillerine bakanlar, ikisinin bir Binali Yıldırım'ın tek olduğunu anlamakta zorluk çekmiyorlardı.
Oteldeki İmamoğlu - Küçükkaya görüşmesinden tam 2 gün önce Ağrı'nın çiçeği burnunda belediye başkanı sevgili dostum Savcı Sayan twitter marifetiyle "Sizce, İsmail Küçükkaya soruları önceden muhatabına verebilir mi?" şeklinde sormuştu.
Bu soruya 11 Haziran'da vurgu yaparak ben de şöyle sorayım demiştim: "Sizce Ekrem İmamoğlu soruları önceden İsmail Küçükkaya'ya verebilir mi?"
Kimin kime soru verdiği bence hâlâ meçhul. Ben soruları İmamoğlu'nun vermesinden hâlâ kuşkulanıyorum.
Peki, her şeye rağmen mezkûr tartışmadan CHP adayı neden hezimetle ayrıldı?
Sizin cevabınız nedir bilmiyorum ama bana bu, üniversitedeki vize sınavlarında kopya çekmesi serbest olduğu halde başarısız olan o arkadaşımızı fena halde hatırlattı.
Soru şudur:
CHP adayı siyaset sahnesine kimin paraşütüyle indi?