Küresel kuşatmanın dışında tutulacağımızı düşünmek yakın tarihimizden bihaber olanların harcıdır.
Dışarıda tutulmak şöyle dursun, esas hedef Türkiye'dir.
Bunu çok da gizlemiyorlar.
PKK'nın Suriye koluna binlerce TIR silah vererek güneyimizde "İkinci İsrail" mesabesinde "terör devleti" kurmaya çalışmalarından Akdeniz'de yaptıkları tatbikatlara kadar her şey bunun göstergesidir.
Saldırı topyekûndür; direniş de topyekûn olmak zorundadır.
Hangi partiden olurlarsa olsun, tüm yurtseverler agah olmak zorundadır.
Yabancı yatırımcılara, "Türkiye'ye yatırım yapmayın" diyebilen neo - mandacı zihniyeti kamu vicdanında mahkum etmek de tüm yurtseverlerin boynunun borcudur.
Mesele o parti bu parti meselesi değil, "Türkiye Ankara'dan yönetilsin" meselesidir.
Bugün S - 400'lere karşı çıkmak, Ankara merkezli bir politikanın eseri olamaz.
***
Müstevliler taşeron örgütlerle, ekonomik ablukayla, sömürgeleştirilmiş zihinlerle
2011'den beri dört bir koldan saldırıya geçtiler.
Dikkat isterim:
2011 tarihi,
FETÖ'nün "
teknik nakavt" seviyesine ulaştığına inanarak
Cumhurbaşkanımızı "
muktedir / diktatör"
ilan ettiği tarihtir.
FETÖ'nün Haçlı - Siyonist networkü taşeronu olduğunu unutursak vurgun yeriz de haberimiz olmaz.
Hiç umulmadık partilere, derneklere sızmak için şekil değiştirirler, söylem yenilerler, yeni paydaşlar edinirler ama asla vazgeçmezler.
Kesintisiz kolektif bilinçle direnmek şarttır.
Yazık ki bu bilinç düzeyinden çok çok uzağız.
Şayet bu topraklarda böyle bir bilinç olsaydı,
HDP Eşbaşkanı
Sezai Temelli gündüz gözüyle şunları söyleyemezdi: "
Buralar vaat edilmiş topraklar, Musa tüm ömrünü bu toprakları arayarak geçirdi. Geldiler bu toprakları da kuruttular..."
Evet, söyleyemezdi...
Çünkü "
geldiler ve bu toprakları kuruttular" dediği Kürt
Türk, Alevi Sünni bu toprakları
vatan edinenlerin demokratik tepkisinden
çekinirdi.
***
Siyonist - Haçlı seferi
Libya'yı
Irak'ı çok kısa süre önce darmaduman etti.
Suudi Arabistan,
Mısır ve
BAE'yi kendine bağladı.
İran'ı da boğmak üzere.
Türkiye'yi de "dahili bedhahların" yardımıyla her geçen gün kuşatmaya devam ediyorlar.
Sezai Temelli'nin "vaat edilmiş topraklar" (Arz-ı Mev'ud) söylemi böylesi bir dönemde "tecelli" etti.
Öcalan, Suriye'nin kontrolündeki
Bekaa Vadisi'ndeyken, "Üçüncü Siyonizm seferi"
modunda yazılar döşenirdi.
Kurucusu olduğu örgütün siyasi kanadına (HDP) eşbaşkanlık yapan Temelli bugünlerde Siyonistlere sinyal veriyor.
Gelinen nokta budur.
Şimdi anlaşıldı mı Öcalan'ı Suriye'den çıkartıp Türkiye'ye teslim edenlerin,
Kandil'i tastamam kontrol altına alarak "
vaat edilmiş topraklar" projesini nasıl devreye sokmak istedikleri? (Fetullah'ı da eşzamanlı Pensilvanya'ya "hizmete" çekmişlerdi.)
Şuncağızı aklımızdan hiç çıkarmayalım: Emperyalizmin acelesi yoktur.