Tuna'nın güneyinde Dobruca'da (1924'te) dünyaya geldi. Ne ki Romanya'da Türk, Türkiye'de Rumen muamelesi gördü.
Fakat hedefinden hiçbir zaman şaşmadı.
Hedefinden, yani, her daim Türkiye'ye sadakat göstermek ve hizmet etmekten.
Kendine verdiği bir sözdü bu. Gittiği her yere götürdüğü, "yer / yurt" mesabesinde bir söz!
Kimden mi bahsediyorum?
Geçen gün aramızdan ayrılan, dünyaca tanınmış tarihçimiz Prof. Kemal Karpat'tan.
Evet, sözünü / hedefini adeta "yurt" edinmişti.
Bu yanıyla onu, Eric Hobsbawm ve Edward Said'e benzetmiştim.
İskenderiye doğumlu Yahudi bir göçmen olan "Tuhaf Zamanlar" yazarı Hobsbawm, gençliğinde girdiği Komünist Parti'den zihinsel olarak kopsa da fiilen kopamamıştı.
Bunun en önemli nedeni, Komünist Parti'yi "yer - yurt" edinmesiydi.
Hıristiyan bir Arap olan Edward Said de Filistin Davası'na adanmışlığı kendine "yurt" edinmişti.
***
Merhum
Kemal Karpat "
Dağı Delen Irmak"ta çocukluk yıllarının Romanya'sından müthiş bir anısını anlatır:
"10 yaşındayım, yağmur bir gün bizi köyden uzak tarlalarda yakalamıştı, sırılsıklam bir şekilde at arabasına doluşmuş, köye dönüyorduk (...) Yağmurdan sonra yoldan geçerken, baktım etrafta ateş gözüküyor, kıvılcımlar parlıyor. Sonradan bunların ateşböceği olduğunu anladım. Fakat hayatımda ilk defa gecenin karanlığında birden yerden kalkarak alevlenen bu ışıkları gördüğümde hayret içinde sordum, yanında oturduğum Nuri Ağa'ya:
'Nuri Ağa, nedir bunlar?'
Nuri Ağa bana dönerek, '
Allah'ın şehitlerimize yaktığı kandillerdir' dedi.
Ben sarsıldım. Hâlâ o his içimdedir.
Sıradan bir adamdı Nuri Ağa; halktan biriydi. 'Ateşböceği' deyip geçebilirdi ama halk oraya bir anlam yüklemiş: Bizim burada şehitlerimiz yatıyor..."
***
İrfanla bakarsan, Nuri Ağa gibi halktan biri de olsan, ateşböceğine "Allah'ın kandilleri" diyerek, şehit bilincini kuşaktan kuşağa taşırsın.
Lakin...
İrfandan, izandan nasipsizsen,
Kılıçdaroğlu gibi ana muhalefet partisi başkanı olsan da Aysun Demir hadisesinde olduğu gibi sadece ve sadece rezil rüsva olursun...
Hayır yani, memlekette hiç mi aç yok, açıkta yok?
İktidara çakmak için "
çöpten ekmek topluyor" diyerek
gösterdiğin kadıncağız (
Aysun Demir) hem hali vakti yerinde
çıkıyor, hem de çöpten kendine
değil sahipsiz kedi ve
köpeklere bir şeyler aradığını
söylüyor. Yetmezmiş gibi bir de
seni mahkemeye veriyor!
Nasıl bir talihsizliktir bu?
Dönemin Başbakanı Erdoğan vaktiyle, "
talihsiz bedevi" demişti de şappadak ağzını bozmuştun!
Keşke küfredeceğine, düşünseydin; "
neden tüm talihsizlikler hep beni buluyor" deseydin!
Yürüyen merdivene ters bindiğini unutmamıza hiç fırsat vermiyorsun!
Daha dün
CHP'nin ağır topu
Levent Gök'ü överken insan içine çıkamaz hale getirdin, şimdi de bu!
Kafanı iki elinin arasına alıp kendine şuncağızı bir sor:
"Kaset marifetiyle oturtulduğum koltuğun laneti mi bu, yoksa ayaklarını kaydırdığım CHP'lilerin ahını mı alıyorum, neden hep zillete duçar oluyorum?!.. Neden ben? Neden?.."
Sayın Kılıçdaroğlu sevabıma bu talihsizliklerden kurtulmanın yolunu söyleyeyim mi?
Kendine bir "söz" ver; "
bundan sonra asla yalan söylemeyeceğim" de.
Faydasını görmezsen gel beni bul; buradayım, bir yere gitmiyorum.