"FETÖ silahlı terör örgütü içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek yardım etme" suçundan gidilecekse…
Sözcü gazetesinin malum yazarlarından önce Kılıçdaroğlu var.
Cürmü çok, hangisini örnek vereyim, bilmem.
Mesela, 18 Mart 2013'te, CHP heyeti ABD'de görüştükleri FETÖ'cülerden aldıkları mesajı açıklarlar:
"AK Parti kontrol edilmeli…"
Kılıçdaroğlu harekete geçmekte gecikmez. Gezi desisesinden bir hafta evvel Aydın'da, Erdoğan'a bol bol "diktatör" diye hakaret ettiği "Özgürlük ve demokrasi" mitinginde "müjdeyi" verir:
"Bu hükümete saldıracağız ve bu hükümeti düşüreceğiz…"
Bir hafta sonra da Başbakanlık ofisine varıncaya kadar malum saldırılar başlar.
***
Kılıçdaroğlu, "yolsuzluk susturuculu" 17 - 25 Aralık 2013 yargı darbesinden 2 hafta evvel Washington'a gider ve FETÖ ile iltisaklı "düşünce kuruluşlarıyla" görüşür.
Hülasa, bu sefer "mesajı" bizzat kendisi alır.
Türkiye'ye döner dönmez, FETÖ yayın organı Samanyolu TV'de çıkar ve şunu söyler:
"Yakında öyle şeyler açıklanacak ki Erdoğan yurtdışına kaçacak ama yakalayıp getireceğiz…"
"Dönemin başbakanı" Erdoğan ve hükümet kumpasa direnir.
Kılıçdaroğlu kumpas malzemeleri üzerinden (TBMM'de tape okumak dahil) matine - suare propagandaya devam eder.
MİT TIR'ları ihanetine de gırtlağına kadar gömülür.
O kadar ki, 17 Mayıs 2015'te Enis Berberoğlu'yla ziyaret ettiği Zaman gazetesinde E. Dumanlı ile görüştükten sonra şu açıklamayı yapar:
"MİT TIR'ları filmleri var… Ben de seyrettim..."
Oldu olacak şuncağızı da ilave edelim: 22 Aralık 2015'te, Fetullah hakkında gazetecilere, "Mazlumu savunmayacağız da kimi savunacağız?" der.
Dediği gibi de yapar.
FETÖ medyasına kimi milletvekilleriyle birlikte göğsünü siper eder.
Sonrası mı?
15 Temmuz gecesi tankların arasından darbecilerin refakatiyle "görev bekleme odasına" nasıl gittiğini ve akabinde Fetullah'la nasıl ağız birliği içinde 15 Temmuz destanına "tiyatro" dediğini biliyorsunuz.
***
Şayet FETÖ'nün MİT TIR'ları kumpasını ve 17- 25 Aralık darbe girişimini arkalamışsanız…
Mesela, kimi AKP'li fırıldaklar veya zibidi tekfirciler gibi sureti haktan görünerek, "bakanlar Yüce Divan'da yargılansın" diye geveliyorsanız…
Hele hele, 15 Temmuz'a "kontrollü darbe" diyorsanız, sabah akşam Fetullah'a küfretseniz de fark etmez.
Mesele, maklube yemek değildir.
Mesele, Fetullah ve örgütünün amaçları doğrultusunda hareket etmektir.
Gelgelelim…
"FETÖ silahlı terör örgütü içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek yardım edenler" Kılıçdaroğlu'yla da sınırlı değildir.
Ne yapalım?
Her FETÖ işbirlikçisini yargıya mı havale edelim?
Kamu vicdanı ne olacak peki?
Tamam, biliyorum, o Sözcü yazarı 29 Ekim 2015'te "Şimdi cemaati savunma zamanı" diyerek FETÖ'yü savunmuştur.
Hatta, "bizim yapmadığımızı Fetullah Gülen yaptı" demiştir.
Ona bakarsanız, Fetullah'ın yapamadığını da Kılıçdaroğlu yapmıştır. En azından, FETÖ'nün kumpas malzemeleri üzerinden "Atatürkçü sosyolojiyi" manipüle etmiştir.
Uzun lafın kısası:
FETÖ işbirlikçiliğini kamu vicdanında mahkûm etme hakkımız zevale uğratılmasın.