Genelkurmay İstihbarat Dairesi eski başkanı İsmail Hakkı Pekin, Fetullah Gülen'in 1959'da Özel Harp Dairesi için görevlendirildiğini açıkladı.
Dikkat isterim: Yıl 1959.
Artık her şey tevil kaldırmayacak derecede ortaya çıktı.
Pekin Paşa'mız da maşallah, İstihbarat Dairesi Başkanı olduğu dönemde değil, emekli olduktan sonra da değil…
Bugün yapıyor bu açıklamayı. Neyse.
12 Eylül 1980 Evren darbesinden sonra tutuklanan Fetullah'ın nasıl serbest bırakıldığını da Milliyet gazetesinden Tunca Bengin'e şöyle anlatıyor: "Fetullah Gülen'i bıraktırmak için önce Deniz Kuvvetleri Komutanı arıyor, sonra Kara Kuvvetleri Komutanı telefon ediyor. En son Kenan Paşa'nın telefonundan sonra serbest bırakılıyor…"
Sizin anlayacağınız, TSK, Fetullah'ın "topyekûn" arkasındaydı.
28 Şubat sürecinde de bu halkın mana ikliminin "topyekûn" karşısında.
Hep söylüyorum:
Şayet ezanlardan başörtüsüne kadar dönemin medyasının manşetlere çektiği şekilde halkımızın inanç değerlerine "Topyekûn Savaş" açılmasaydı, halka rağmen hiçbir güç Türk ordusuna "kumpas" kurmaya cesaret edemez, Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ'a "kelepçe" vuramazdı.
***
Natotürkçüler ve FETÖ sahnenin önünde kavga ediyormuş gibi görünse de nihayetinde aynı "patronun" hizmetindeydiler.
12 Eylül Kenan Evren darbesini, "bizim çocuklar başardı" sevinciyle karşılayan patronla…
28 Şubat postmodern darbe kararını veren aynı patrondu.
Bernard Lewis, Paul Wolfowitz, Richard Perle'ün de hazır bulunduğu Washington'daki toplantıda, "Doğrudan askerî bir darbe olmadan bu hükümet gitmeli" ifadesiyle Erbakan hükümetinin kalemi kırılmıştı.
1959'da "hizmete" alınan Fetullah'ın önü böyle açılmıştı.
Öcalan teslim edilip Fetullah Pensilvanya'ya alındıktan sonra da Fetullah ve örgütünün dışındaki tüm dini oluşumlar ya kumpasla yok edildi ya da ötekileştirildi.
***
Fetullah'ı CIA'ya Enver Altaylı tanıştırmıştı. Enver Altaylı'nın MİT kariyeri de Ruzi Nazar'la başlamıştı.
Ruzi Nazar da ABD'nin Ankara Büyükelçiliği'nde görevli bir CIA ajanıydı.
MİT Müsteşarı Korgeneral Fuat Doğu şöyle demişti: "Ben MİT müsteşarlığı yapmadım, CIA'nın şube müdürlüğünü yaptım. Bir CIA yetkilisi gelse, beni Sinop'a götür dese onu oraya götürmekle memurum…"
Bu bilgileri şunun için hatırlatıyorum:
Natotürkçüler ve FETÖ'nün sahne önünde kavga ediyormuş gibi yapması büyük kandırmacadır.
Bu kandırmacaya son veren de Erdoğan'dır.
Bu aziz vatanın hile ve takiye ile tüm kalelerini zapt eden gladyoyu, yani FETÖ'yü "inlerine girip" devletten söküp atmıştır.
Bunun karşılığında da "topyekûn saldırıya" uğramıştır.
Mesela, MİT TIR'ları kumpası, MİT'i CIA'nın "hizmetçisi" olmaktan kurtarmasının bir nevi intikam operasyonudur.
Hülasa, Cumhuriyet'i kuran Gazi Paşa, kurtaran da Erdoğan'dır.