Serlevhamızdaki "mal" son günlerde stoktan dolayı gündeme gelen soğan veya patates değil.
Gerçi, bahsedeceğimiz mal da patates soğan kadar "saygın" değil.
Lakin, bu denli "mal" olmayı başarmak da takdir edilmeyecek bir hal değil.
Hem okuduğunu anlamıyor, hem anlamadığını anlamıyor, hem de direkt küfür ve hakaret ediyor.
AK Parti ve MHP'nin yerel seçimlerde oy kaybetmesini "iç savaş" nedeni ilan ettiğimi söylemek için gerçekten de mal olmak lazım.
Dünkü naçizane yazımda...
Yerel seçimlerde "kaos ittifakı" başarı elde ederse, "cumhurbaşkanlığı sistemi halkta güvenoyu almadı" tezviriyle önce erken seçimi zorlayacak, gerekirse sokakları harekete geçirmeye çalışacaklardır, dedim.
Zehirledikleri sosyolojinin de buna elverişli olduğunu söyledim.
Ardından da endişemi derc ettim: "Söylemeye dilim varmıyor ama söylemesem de olmaz: Bu yolun sonu maalesef iç savaştır!../ Türkiye'yi binlerce TIR silah verdikleri terör örgütüyle güneyden ve doğu Akdeniz'den kuşatan müstevlilerin beklentisi de budur..."
Mezkûr "öngörümün" yegâne dayanağı...
CHP'nin ve bilumum Erdoğan düşmanlarının şimdiye değin yapıp ettikleri ve söylemleriydi.
Hatırla sayın mal...
Kılıçdaroğlu'nuz değil miydi, "Bir ulusal kurtuluş savaşı başlatmak zorundayız (...) Bu süreç biraz daha devam ederse, halkın direnme hakkı ortaya çıkacaktır..." diyen?
Referandum sonuçlarını yok hükmünde sayarak halkı sokaklara çağıran CHP'nin o parti sözcüsü değil miydi?
Peki, AK Parti iktidarına karşı halkın mahalle mahalle, sokak sokak (taşlı, sopalı, silahlı) "direnme hakkından" söz eden kimdi?
Hadi bunları unuttun diyelim...
Muharrem İnce'nin "24 Haziran gecesi bana halkı sokağa çağır denildi" itirafını da mı unuttun?
Şayet İnce denileni yapsaydı o gece zafer kutlamaları için meydanları dolduran halkla CHP'liler arasında neler yaşanacaktı?