Kaç yıldır "Erdoğan nefretiyle sosyolojiyi zehirliyorsunuz, an gelir bunun bedelini siz de ödersiniz" diyorum.
İşte 24 Haziran gecesi FOX'un İsmail Küçükkaya ve Portakal ikilisinin başına gelenler.
Biri herkesin ne diyeceğini merak ettiği Muharrem İnce'nin "Adam kazandı" mesajını "ilettiği" için yemediği küfür kalmadı.
Öteki de Erdoğan'ı ve AK Parti'yi "kazandı" gösteren seçim sonuçlarını yayımladığı için adeta linç edildi.
Ne yapacaklardı peki?
Halk TV'ye çıkıp kendi kendilerini rezil eden o CHP'liler gibi açılan sandıkları açılmamış mı göstereceklerdi?
***
Hitap ettiğiniz sosyolojiyi matine-suare "
Erdoğan nefretiyle" zehirlerseniz...
Can'cığın ajanlığını "
gazetecilik" faaliyeti, 15 Temmuz'u da "
tiyatro" olarak yutturabilirsiniz.
Sıra Erdoğan'ın kazandığını gösteren seçim sonuçlarını yayımlamaya gelince işte böyle linç edilirsiniz.
Mahut zehrin bağımlısı haline getirdiğiniz kitlelerin (Erdoğan'a yarayacağını düşündüğü) hiçbir hakikate tahammülü kalmaz.
Vatan savunmasına bile.
Bakınız,
Uğur Dündar'ın
Afrin Harekâtı'nı desteklemesi gözden kaçmasaydı o da
Küçükkaya gibi linç edilecekti.
Sözcü yazarı Yılmaz Özdil de bir defasında,
"yabancı ülke liderleri benim
ülkemin liderine hakaret edemez"
dediği için "AKP'den
ihale mi aldın, Erdoğan milletvekili
yapar seni şimdi... Yalaka..." lakırdılarına maruz kalmıştı.
Şu hale bakın...
Yılmaz Özdil arkadaşımız maruz kaldığı mahut tepkinin benzerini dünkü yazısında
İnce'ye gösterdi.
Neymiş efendim, İnce Erdoğan'la görüşmüş de Erdoğan da seçim sürecinde İnce'yi dişine göre bulup muhatap almış da bilmem ne!
Uzun lafın kısası, "
İnce, Erdoğan'ın işbirlikçisidir"
demeye getiriyor.
Hayır yani, bir başkası da kalkıp sana "
PKK işbirlikçisi" derse ne yapacaksın?
"
Mustafa Kemal'in askerleriyiz" diye diye
PKK'nın siyasi ayağının
Meclis'e girmesi için onca
diller döken sen değil miydin?
Onu bunu bilmem,
İnce bir gün "başkan" olacaksa
Sözcü gazetesi mamulü meczupluklara tepki
göstererek olacak.
Tıpkı 24 Haziran gecesi ortalıkta görünmemesi ardından dolaşıma sokulan zırvalara tepki gösterdiği gibi: "
Yok eşimi kaçırmışlar, yok albaylar beni rehin almışlar. Bunu diyenler şizofren hasta insanlar..."
***
Kim ne derse desin, CHP nihayet liderini buldu. Hem de "
Umudumuz Ecevit" günlerini çağrıştırırcasına.
Lakin İnce, AKP'li fırıldaklar dahil Erdoğan nefretiyle malul hale gelen tipleri yanına yöresine yaklaştırmamalı.
Kinle nefretle değil rasyonel akılla siyaset yapmalı.
Kılıçdaroğlu'na "
şimdi sen gel bakalım" demeye
hakkı var. Ama CHP
Ortodoksisine belirli bir
mesafe koymayı da ihmal
etmemeli.
FETÖ'ye tavrını netleştirmeli...
Bisiklet şovlarına hiç gerek yok. Hatta çocuklara sevimlilik yapması da şart değil. Kendisi olsun yeter.
"
Şiiri" azaltarak bırakmalı, birden bırakması tehlikeli olabilir.
Fakat yalanı kesin bırakmalı. Yalanın azı çoğu olmaz.
Artık yalan söylemeyeceğine inanmamızı istiyorsa da biraz cesaret gösterip, "
Beni, Amerikalılar aradı..." lakırdısı için özür dilemeli.