Hermann Hesse, "Haydut"un yazarı Robert Walser hakkında, "Yüz bin okuru olsaydı, dünya daha güzel bir yer olurdu..." demişti.
Bizim de aynı sözü söyleyebileceğimiz yazarlarımız, sanatçılarımız var.
Nuri Pakdil mesela.
Lakin, orda burda türeyen öyle zıpçıktı yazarçizerler de var ki, Allah'a çok şükür kimsecikler okumuyor.
Maazallah okunsalar, Türkiye'de şappadak iç savaş çıkar.
Son zamanlarda bu tip yazarçizerlere, kendisini "İslamcı" addeden zibidi müfteriler de eklendi. (Derin ve gerçek mümin anlamındaki tüm "İslamcıları" tenzih ederim.)
Müslümanlar arasında fitne çıkarmak için adeta yırtınıyorlar.
Şükür ki kimsecikler bunları ciddiye almıyor.
Zaten bu zibidilerin o leş lakırdılarını ciddiye almaktansa, Seda Sayan'ın inşaat işçileri hakkındaki sözleri üzerinde durmak daha evladır.
Geçen gün sosyal medyada çok konuşuldu hani.
Adı lazım değil bir televizyon programındaki manken konuğu, "Sperm bankasından hamile kalmak ister misin?" sorusuna, "Annem, koca adayı çıkmazsa, öyle bir şey yaparız, dedi" şeklinde karşılık verince, Seda Sayan araya girdi.
Ne mi dedi?
Şunu: "Kız yazık! Ne inşaat işçileri var. Onlar insan değil mi?.."
Haliyle, kıyametler koptu.
"İnşaat işçisini ahlakı olmayan, duyguları olmayan insanlar olarak görüyorlar" yollu bir tepki gösterdi İnşaat İşçileri Sendikası.
(Evet, varmış böyle bir sendika, ben de yeni duydum.)
Tepkiler güzel...
Gerçi, evine ekmek götürmek için inşaat kazalarında can veren işçilerimiz iş güvenliği bağlamında gündeme gelseydi daha güzel olurdu.
Ama olsun, Seda Sayan'ın "gerzek esprisine" tepki gösterildi ya, bu da bir şeydir.
Eskiden böylesi durumlarda bu denli sert tepki gösterilmezdi.
Hatta kuvvetle muhtemel başka "meslek" gruplarından alınganlık gösteren kozalaklar çıkar, "Abla, bize de yazık değil mi..." derlerdi.
Demek ki toplum her alanda gelişiyor.
Gelgelelim, bazı yazarçizerler hiç gelişmiyor.
Can Ataklı bunlardan biri.
Geçen gün CHP yandaşı bir televizyon kanalında (mealen) şöyle dedi: "Seçimle Erdoğan'la baş edemezsiniz. Tablo ortada. Oylarını koruyor, hiç düşüş yok. Ekonomide de maalesef bir numara olduğu yok. Herkes memnun, batmıyoruz yani. Muhalefet asla bir adayda anlaşamaz. Bu durumda tek çare seçimi boykot etmek. Çünkü boykotta muhalefet uzlaşabilir.
Seçime katılım çok düşük olursa, Erdoğan seçilse de, içerde ve dışarda meşruiyeti tartışılır...
Sokaklar hareketlenir. Türkiye'de demokrasi var..."
Mealen dediğime bakmayın, eksiği var fazlası yok.
Gördüğünüz gibi toplumda her şey gelişiyor, bunların dümbük kafası hiç gelişmiyor.
Not: Ben bu yazıyı bitirdiğimde Ankara'dan bizim Zafer aradı. Kemal Erkan Yılmaz'ı kaybettik, dedi.
Dondum kaldım...
En son Akif (Emre) abimin cenazesi için Ankara'dan kalkıp geldiğinde uzun uzun sohbet etmiştik...
Kemal Erkan Yılmaz kardeşime sonsuz rahmet diliyorum.