"Amerika'nın terörle savaş adını vererek üstünü örttüğü, Amerika'nın İslam'la savaşıdır" demişti, F. William Engdahl.
Diyeceksiniz ki, Amerika İslam'a karşı nasıl bir savaş yürütüyor?
Lafın belini kırmadan hemen cevap verelim: Kirli bir savaş.
Kirli olduğu kadar da sinsi ve acımasız.
Yine Engdahl diyor ki...
ABD Irak'ı işgal ettikten sonra dönemin savunma bakanı Donald Rumsfeld "kirli savaş" uzamalarını Irak'a çağırarak Şiiler ile Sünniler ve hatta Kürtler ile Araplar arasında iç savaş tezgâhladı.
Tabii ki General Petraeus'la birlikte.
***
"
Sinsi savaş" dediğim, ABD hem işgale girişiyor hem de işgale karşı gelişen tepkiyi manipüle ederek, dahası örgütleyerek kendi "düşmanını" kendisi üretiyor.
Böylece işgaline gerekçe / bahane de bulmuş oluyor.
Demek ki, FETÖ tekniği bunlardan kapmış. (E'ee ne de olsa patronları.)
Bir yandan devletin kılcal damarlarına yerleşmek için "kumpas" kurarlarken, öte yandan kumpas mağdurlarının tepkisini manipüle ederek hem kendilerinden uzak tutmuşlardı hem de siyasi iktidarı sıkıştırmak için araçsallaştırmışlardı.
Mesela, 15 Temmuz'a kadar
Sözcü gazetesi üzerinden yaptıkları bundan
başka bir şey değildi.
***
George W. Bush,
11 Eylül 2001 saldırılarının ardından (sonradan tevil etse de)
Haçlı seferi ilan etmişti.
Yani, başta da belirttiğimiz gibi "
teröre karşı savaş" kamuflajdı sadece.
ABD eski başsavcısı
Ramsey Clark de şunu demişti: "
İslam'a karşı savaş fikri, geçmişte eşi benzeri görülmemiş şekilde dünya nüfusunun bir kısmını imha etme fikridir."
"
Kaybolan Hegemonya"nın yazarı
sadece bunu aktarmakla kalmaz. Rakip
süper gücün ortaya çıkmasını önlemek
stratejisinin 11 Eylül 2001 saldırısından 9
yıl evvel
Wolfowitz tarafından hazırlandığını
söyler.
Bu şu demektir:
Afganistan'dan
Irak'ın işgaline hatta Arap Baharı aldatmacasına kadar ABD'nin yaptıkları 11 Eylül'ün cevabı değildir.
Ya?
ABD, Avrasya ekonomik gücüne karşı önlem almayı bunun için de Ortadoğu'yu kontrol etmeyi çok önceden planlamıştır...
Hegemonyayı kalıcı kılmak için de bölgede parçalanmış ve güçsüz bir
Türkiye olsun istiyor.
Sayın Erdoğan da işte buna karşı çıkıyor, buna direniyor.
Zaten ABD de bu yüzden 2011'ten beri tüm taşeronlarıyla saldırıyor.
Geçen gün
Mehmet Barlas, ABD dış politikasını belirleyen
RAND gibi düşünce kuruluşlarından bahisle şöyle dedi: "Şimdi bunlardan biri '
DEAŞ'ın Türkiye'ye üs kuracağı ve buradan Batı'ya saldıracağı' gibi bir saçmalığı seslendirdiğine göre, Türkiye'deki iktidar bunların hedefindedir..."
Alman gazeteci
Christoph R. Hörtsel de bir televizyon kanalında, "Mesele Erdoğan'ın infazı" demişti, "Ben yüzde yüz eminim. Erdoğan'ın infazı konusunda CIA'nın planlarına Alman İstihbaratı sahip."
Biz vatanımızı savunmak için Erdoğan'ın yanında duruyoruz.
Peki sen sayın muhalif şebelek, her fırsatta Erdoğan'a düşmanlık yapmakla müstevlilere yandaşlık yaptığının farkında mısın?