Sayın Kılıçdaroğlu önümüzdeki hafta partisinin olağanüstü kurultayında yapacağı tüzük değişikliğini teşrih masasına yatırdığı toplantıda söylem birlikteliğinin önemine vurgu yapmış.
Demiş ki:
"Parti üyelerine benim konuşmalarımı izletin. Tekrar tekrar izletin. Söylem birliğini sağlamamız lazım."
Anlaşılan, her kafadan ayrı ses çıkması onun da canına tak etmiş!
AK Partililer hiç kusura bakmasın, Kılıçdaroğlu'nu hep eleştireceğiz diye bir kural yok, bu sefer haklı.
Söz konusu uyarıyı yapmakta geç bile kaldı.
"Yeni CHP" de olsa sonuçta bir parti bu. Söylem birliği, hatta mümkünse bir duruşu olmalı.
Öyle sabah erken kalkan açıklama yapamaz.
Üstelik kim ne diyor belli değil.
O kadar ki, "Erdoğan nefreti" hariç söylem birliğinin sağlandığı tek konu yok. Biri kalkıp dese ki, "Erdoğan nefreti de olmasa CHP paramparça olur", başı ağrımaz.
Şu hale bakın...
CHP'li bir milletvekili, "Türkiye İran'la savaşırsa ben İran'ı tutarım" diyor. CHP Parti Meclisi Üyesi o kadın da "Suriye ile savaşırsak, Suriye'nin yanında yer alırım" diyebiliyor.
Biri kalkıyor domuz eti yemekle övünüyor, öteki ezandan rahatsız olduğunu dile getiriyor.
Hülasa...
"Şehitler ölmez vatan bölünmez" sloganından gıcık kapıyorum diyenden, Türkiye'yi "soykırımcı" ilan edenine kadar envaiçeşit CHP'li var.
Mustafa Kemal'in askeriyiz diyen var, "yoldaşıyız" diyen var, PKK muhibbi olan var, Atatürkçüsü var, Atatürk'e vaktiyle kefere (yani gavur /kafir) diyen milletvekili var.
Kılıçdaroğlu ne yapsın, söylem birlikteliği nasıl oluştursun?
"Parti üyelerine benim konuşmalarımı tekrar tekrar izletin" o demesin de kimler desin!
Başka çaresi yok.
İl ve ilçe başkanlarından milletvekillerine kadar sağda solda konuşan tüm CHP'lileri bir kampa alıp hızlandırılmış kurs versinler.
Kılıçdaroğlu'nun tüm konuşmalarını ezberletsinler.
AK Partililerin, "Bize liderinizin sözünden çıkmıyorsunuz diyordunuz, şimdi siz ezber yapıyorsunuz" şeklinde dalga geçecek olmalarından da çekinmesinler.
Lakin küçük bir sorun var...
Kılıçdaroğlu'nun huyu hepinizin malumu.
Nasıl desem, "Çarkçı Kemal" adıyla maruf işte, biliyorsunuz.
Mesela, hükümete sınır ötesi operasyon için izin veren tezkereye hem destek vermiş, hem de gelecek her şehidin sorumlusu Erdoğan'dır demişti.
Kadir Topbaş'ın damadı Kavurmacı sağlık sorunları gerekçesiyle tahliye edildiğinde kıyametleri kopartmış, "damatlar dışarıda garibanlar içerde" demişti. Tekrar tutuklanınca da "doğru bulmuyorum, tutuksuz yargılansın" diye isyan etmişti.
Ezber falan tamam da, bir dediği bir dediğini tutmayan, bazen aynı konuşmasının içinde "çark" eden bir insandan söz ediyoruz.
Burdan bakınca, CHP'lilerin de işi zor.
Nihayetinde miting yaptığı alanda, 7 yıl önce zaten yapılan otoparkı yapacağını vaat eden bir liderleri var.
Ne diyelim, sağlık olsun.