İmanın şartı 6'dır, lakin "Tefhimu'l Kur'an" müellifi 1 olduğunu, bunun da ahirete iman olduğunu söyler.
Diğer şartları elbette inkâr etmez; hepsi "ahirete imana" mündemiçtir, der.
Biz haddimizi biliriz, bu tarz konulara uzun uzadıya yelken açamayız.
Bizim bildiğimiz her Müslüman'ın bilmesi gerektiği kadardır. O da şudur: Ahirete / din gününe inanan insan yalan söylemez.
Onun için "yalanla iman aynı kalpte barınmaz" denilmiştir.
İftira mı?
Daha beterdir.
Zira yalanı namluya sürüp ateş etmektir.
***
Mütemadiyen iftira atan bir "ekip" var; bana ve
Sabah gazetesinin diğer yazarlarına...
Bir ara
Hilal Kaplan ve fakir için "
Müslümanlara hesap verecekler" yazılı bir pankart bile açtırdılar.
Sizin anlayacağınız, çoluk çocuğa
DEAŞ tipi tekfircilik yaptırdılar.
Fatih Akıncıları bir açıklama yaparak tepkisini ortaya koydu: "
Salih Tuna, şehidimiz Salih Kara'dan 'Salih', şehidimiz Erdoğan Tuna'dan 'Tuna'yı almıştır. Bilmeyen varsa öğretmiş olalım."
Mahut ekibin içinde önemli
bir konumda yer almakla birlikte
ahlaken onlardan farklı
olduğuna inanılan birine (R.K)
dava ve mücadele arkadaşlarımdan
Dünya Yayınları'nı
birlikte kurduğumuz
İlyas Dönmez, Hayat Vakfı'ndan
Mehmet Kılıç, İHH'dan
Osman Atalay ve kadim dostum
Taceddin Ekmen gittiler,
konuştular.
Salih Tuna'ya bunu
nasıl yaparsınız falan dediler. Onlar da haberimiz vardı / yoktu yollu bir şeyler söyleyip, bu defteri artık kapattık, dediler.
Kapatmadılar!...
Geçen gün bu
köşecikte, "28 Şubat'ı ("bizim çocuklarımız" dediği taşeronlarına) ABD yaptırdı" dedim
diye yine başladılar.
Oysa dile getirdiğim yeni bir şey değildi.
Merhum Erbakan'ın yıllar yılı söylediklerinin hülasasından ibaretti.
Efendim, özellikle sol ve Kemalist kesim darbeleri Amerika planlıyor dermiş de, Salih Tuna da böyle dediğine göre, ondaki "
Kemalist aşkı" neymiş...
Maksat iftira atmak olunca seviye buralara kadar düşüyor demek ki.
Yazık...
Şahıs olsa meczup, der geçersiniz.
Bakın muhteremler!...
İster dinli ister dinsiz, ister Hıristiyan ister Müslüman, ister sağcı ister solcu olsun
ABD emperyalizmini protesto eden ve Kudüs davasına sahip çıkan herkesi alkışlarım.
Daha evvel de,
Kudüs için
TÜGVA ile ortak imzalı bildiri yayımlayan
TGB'yi alkışladım.
***
Fakire nasıl iftira atacaklarına da bir türlü karar veremediler. İrancı, penguenci, fetöcü, şimdi de Kemalist vs...
Ayıptır, ayıp... Kendinizi neden bu kadar düşürüyorsunuz?
17- 25 Aralık 2013'ten epey önce FETÖ konusunda dertleştiğimiz, birlikte nelerin yapılacağı üzerine kafa yorduğumuz sevgili dostum
Av. Mustafa Doğan (aklımda kaldığı kadarıyla, bunların bir kuruluşunun mütevelli heyetindeydi) "
İlla bir şey diyecekseniz bari Büyük Doğucu deyin, böyle yakışıksız şeyler söylemeyin" yollu bunları uyardığını söylemişti.
Maksatları hakikat değil ki. Dertleri ne, neden fakiri hedef gösteriyorlar anlamadım.
Burnum dahi kanasa, bizi tehditle şantajla susturmak isteyen bu ekipten bileceğimi buradan ilan ediyorum.
12 Eylül sonrası yasaklanan oyunlar yazdım; 141-142- 163'ten yargılandım, toplatılan dergiler çıkardım, muhtıra yiyen filmler çektim. 12 Eylül öncesi de
Akıncılar meskenimdi.
Demem o ki, ağaç kovuğundan çıkmadık.
Çok gruplar, çok değişik cemaatler, çok hizipler, çok sivil toplum örgütleri gördüm.
Ben bunlar gibi gündüz gözüyle insanlara pespaye iftira atanları ne gördüm ne de duydum.
Kimdir bunlar?